web 2.0

17 Ekim 2011

20111017 - YEREL BASININ SORUNLARI "MEMLEKET MESELESİ"NDE...

Yerel Basının Sorunları “Memleket Meselesi”nde

Dün (pazar), İMC televizyonunun, içinde bendenizin de olduğu bölgemizden beş gazeteci olarak program konuğu idik.
Organizasyonun  mimarı Değişim gazetesi imtiyaz sahibi Erdal Karasansar idi.
Haber Manşet gazetesinden ben, Değişim gazetesinden  Erdal Karasansar, Gerçek gazetesinden Ali Tarakçı, Erhan  Kızılyar ve ariahaber.com’dan  Rodi Baz, katıldık.
Programın modaratörlüğünü de Sibil Çekmen yaptı.
*
Programın konusu: Yerel basının sorunları!
Daha dar anlamıyla “bölgemiz” yerel basının sorunları.
Tabi biz sınırları bölgeyle-mölgeyle bağlı tutmayıp sorunumuzu, Memleket Meselesi’nde  “Memleket Meselesi” haline getirerek tartıştık.
*
Bir sonuca varabildik mi?
Yerel basının sıkıntılarını birebir hisseden gazeteciler olarak hiç birimiz bu sorunları çözen taraf değil yaşayan taraftık. Tabiatıyla, bizlerin elinde ‘sorunu’ çözebilecek bir olanağımız olsaydı hiç kuşkusuz bu zamana kadar kökünden hallederdik, ama yok…
*
Peki, Biz “Memleket Meselesi”inde neyi konuştuk?
Kimimiz yerel basının bağımsız olmadığını ve olamayacağını dillendirdik…
Kimimiz bağımsız olduğumuz üzerine vurgu yaptık…
Kimimiz haber önceliklerinin hangisi olması gerektiğini anlatmaya çalıştık.
Kimimiz yerel basının bağımsızlığının karşılıklı (elbette ilan-reklam eksenli) hoşgörü ve anlayışa dayalı olarak sürdürülebileceğini söylerken, kimimiz de, bölgede ve genelde Kürt kökenli gazetelerin ve gazetecilerin ciddi ekonomik sıkıntılar çektikleri, devletin (yerel gazete ayrımı yapmaksızın) yerel basına destek vermesi gerektiği dile getirildi.
*
Bir ara, gazeteci tanımının nasıl olması gerektiği üzerinde durduk ve 212 Sayılı Basın Kanununda tanımlanan ‘gazeteci’ tanımının yetersizliğinden, eksikliğinden söz ettik.
Elbette hepimiz yerel basın mensuplarıydık, sorunlarımız aynıydı, ama bakış açılarımızın kimi zaman birbirinden neredeyse zıt bir şekilde ayrışıyor olması kendi sorunlarımıza kendi içimizde bile ortak yaklaşımı gösteremeyebiliyorduk.
Böyle olmasının “İyi mi, kötü mü?” olduğuna dair yorumu size bırakıyorum…
*
Görünen o ki yerel basının (işveren olarak da çalışan olarak da) -istenildiği gibi -bağımsız olması çok zor.
Yerel basında bağımsızlık belki de bir anlamda “yok olma” da demek olacağından gazete sahipleri, gazeteciler, haberin ve reklamın kaynakları, kendi aralarında bu ortaklığı bir şekilde sürdürüyorlardı sanki. 
*
Evet, program sonrasında gerçekten de bir sonuca varabildik mi?
Onu da Salı günü izleme fırsatı bulabilirseniz siz değerlendirin lütfen.
Bana, Benim tatmin olup olmadığımı sorarsanız eğer, “Eh işte!” demekle yetineceğim…
Ki bu sorunun ‘yerel basının’ olduğu kadar ‘devletin, reklam verenlerin, vatandaşların’ da bir sorunu olduğunu sizler de göreceksiniz zaten.

İşte bu dört eleman; sorunun üzerine eğilir ve gerçekten de sorunu çözme niyetine giderlerse yerel basının sorunu çözülür, birinden biri yan çizerse daha çok havanda su döveriz…
Bana sorarsanız daha çok “Havanda su dövüleceğe” benziyor…
Çünkü ameller niyetlere göredir.

0 yorum:

Yorum Gönder