Bir Fotoğrafın Bana Çağrıştırdıkları
10.10.2011 günü hemen hemen bütün gazetelerde harika bir fotoğraf vardı dikkatinizi çekti mi bilmiyorum.
Çektiyse nasıl çekti, ayrıca onu da merak ediyorum.
*
Aslında bir kişi hangi durumda ya da hangi mevkide olursa olsun ağzından çıkanları kulakları duyacak, beyin rahatsız olmayacak, yürek incinmeyecek…
Hele de öyle veya böyle birbirlerine ihtiyaçları varsa, bir şekilde görüşmek zorunda kalınıyorsa…
*
Elbette rekabet olacak, ancak rekabetin içinde insanın canını yakan ifadeler olmayacak.
Rakibin başarısı imrenilecek, belki kıskanılacak, ancak hasislik yapılmayacak.
Haksız yere kimse rakibini kötülemeyecek, küçümsemeyecek, aşağılamayacak…
Karşısındakilerin kendisinden güç alabileceği, bir şeyler öğrenilebileceği ve saygı duyulabileceği biri olduğu hiç unutulmayacak …
Bakın, görün o zaman kalite ne kadar yükselir.
Nasıl da güzel ve faydalı şeyler üretilir, görün o zaman…
Ticarette de, sanatta da, siyasette de…
Kısacası hayatın her dalında bu böyledir.
*
Kişi, rakibini incitecek, üzecek, hiçbir söz ve tavır içinde olmaz.
Üzer, üzer de testiyi kıracak kadar değil
Yani efendim bir tarafın başarabildiğini, diğer tarafın
başaramaması yer bitirir kendini…
başaramaması yer bitirir kendini…
Strateji değiştirilir.
Eksikler giderilir…
Kişinin kendisini yenileyip, değiştirip geliştirirken, bir anlamda rakibin de kendini geliştirmesine, ufkunun genişletilmesine katkı sağlar…
İyi bir rekabet, rakibin bakış açısını değiştirir.
İyi bir rekabet, rakibin bakış açısını değiştirir.
Bir spor müsabakasıysa veya bir seçim yarışıysa…
Siyasette olduğu gibi…
İşten en zor olanı da bu ya zaten.
Rekabetin en acımasız olanı
Tıpkı siyaset gibi…
Daha doğrusu, “İnsanı ikna etme sanatı"içindeyse rekabet çok daha anlamlı.
Araya eğitim giriyor
Araya eğitim giriyor
Örf adet ve geleneklere bağlılık giriyor…
Kültür giriyor…
“İnandırmaya inanmışlık” giriyor ki, en can alıcı nokta da burası zaten…
belki de en barışçı
En sade…
Eğer rakibi alt etmek için “Her yol mubah” diyerek gereksiz ataklar yapılmazsa…
İşte burada kötü örnek oluyoruz gençlere…
Ne sözün kontrolünü yapabiliyoruz ne de başka bir şeyin.
*
Bütün bunları neden anlattım.
10.10.2011 günü Başbakanın annesinin vefatı sonrası Sayın Başbakan’a taziye ziyaretine giden Kılıçtaroğlu ile yan yana fotoğrafları hemen hemen bütün gazetelerde vardı…
Müthiş bir fotoğraf…
Bence çok anlamlı!
Kırk yıllık dost gibiler…
Birbirlerini hiç kırmamış, birbirlerini inciten sözler sarf etmemiş, birbirleri hakkında atıp tutmamış iki dost lider gibi görünüyorlar.
Ama öyleler mi?
*
İçte bütün mesele rakibin yüzüne içtenlikle bakabilmede…
Birbirlerinin rakipleri oldukları için birbirlerini övebilmekte
Bu ni kadar büyük erdemlik öyle değil mi?
İşte o fotoğraf sanki böyle bir şeyi çağrıştırıyordu…
Yanılıyor muyum yoksa?
0 yorum:
Yorum Gönder