web 2.0

17 Ekim 2011

20111006 - KENTLİ OLMAK ZOR

KENTLİ OLMAK ZOR

Gerçekten de kentli olmak zor...
Büyük emek istiyor...
Örf-adetleri gelinen yere bırakıp öyle gelmek gerekiyor...
Pek kabul görülür gibi görünmese de...
Zor tabi...
İnsanın öteden beri alışageldiklerini bir çırpıda bırakmak, hiçbir şeyini bilmediği kentlere alışmak kolay değil...
*
Kimseyi suçlamak istemem.
Çünkü 40 yıl önce beni şaşkına çeviren bu kente geldiğimde uzun süre uyum sıkıntısı çekmiştim.
40 yıl sonra bugünlerde bile “Mademki bu kentte yaşıyorum, kentin kurallarına uymam gerek” diyerek, kendime, kentli olmak zorunda olduğumu bir kez daha hatırlatırım...
*
Gazetemiz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Haluk Talay, salı günkü yazısında aynı şeylerden muzdarip olmuş olmalı ki feryadını dile getirmiş...
Kentli zannettiklerimizin aslında kentli olmadıklarını anlatmaya çalışmış...
Kentliliğin parayla, pulla; kılıkla, kıyafetle olamayacağını sadece ve sadece beyinle ve yaşadığı kente sahip çıkma bilincinin gelişmişliği ile alakalı olabileceğini dile getirmiş.
Doğru da...
Aslında kentlilik bilincinden uzak, içlerinde zengin fakir; okumuş cahil ne kadar insan grupları varsa bunlar bilerek veya bilmeyerek kentin içine ediyorlar işte...
*
Bu duruma gelmede kimin suçu yok ki?
Hiç kuşkusuz hepimiz suçluyuz...
Kentte yaşayan herkes: Mülki ve yerel idarelerden başlayarak, sivil toplum kuruluşları, yaygın ve yerel basın, aydınlar, düşünürler, yazarlar çizerler hepimiz…
Daha doğrusu “kentliyim” diyen herkesin yaşadıkları kentin yozlaşmasında ve kirlenmesinde suçu var.
Plansızlığımızın suçu var…
Organizasyonsuzluğumuzun suçu var…
Az gelişmişliğimizin suçu var…
Korkaklığımızın suçu var…
Cesaretsizliğimizin suçu var…
Eğitimsizliğimizin suçu var…
Şovenistliğimizin suçu var…
Boş vermişliğimizin suçu var…
Neme lazımcılığımızın suçu var…
Var oğlu var…
Bütün bunlar bir araya gelince, özellikle de sorumsuzluk ve neme lazımcılık alıp da başını gitmişse bu işin ne önünü alınabilir ne arkası…
Kentin “Sokaklarını da b…k götürür, parklarını da…”
Ne çöpçüler çöpleri süpürmeye ne de çöp arabaları çöpleri taşımaya yetişebilir…
Ne senin nezaketin diğerinin gelenek göreneklerine uyar, ne de bir kentli gibi yaşayabilirsin…
Onun için sevgili genel yayın yönetmenim ne sen ne de ben, boşuna kendimizi yırtmayalım.
Adamlığın; para ve zenginlikle ölçüldüğü...
Okumuşluğun beş para etmediği…
Nezaketin alay konusu olduğu, sanatçısının horlandığı, gazetecisinin cezaevlerinde çürütüldüğü bir memlekette kime, neyi anlatıyoruz ki!
Böyle olunca da “Kentli olduğunu göstermeye çalışıp da ne yapacaksın…” diyesi geliyor insanı...
En iyisi kendi kabuğuna çekilecek, kendin gibi üç beş tane daha bulabilirsen, eh işte “Körler, sağırlar” bir birimizi ağırlayacağız olacak bitecek...
Yoksa yok!
Bu yüzden zaten kentli olmak zor ya azizim...





























































0 yorum:

Yorum Gönder