Tercih senin...
Ya ölümün haberi...
Ya yaşamın sevinci...
Dokuz günlük bayram tatili bu yıl da can almakta hız kesmedi,
Yüzlerce trafik kazası!
Dokuz günlük ölüm bilançosu 172.
Bine yakın yaralı
Maddi kaybı ise hiç sormayın!
Trafik kaza raporlarının gösterdiğine göre, bütün bunların sebebinin %75-80’i aşırı hız ve hatalı sollama.
Yani insan kaynaklı…
*
Bu ne neyi gösteriyor?
Vurdumduymazlığımızı, bilmişliğimizi, sorumsuzluğumuzu, gereksiz meydan okuyuşumuzu...
O nedenle zaten “Trafik kazası ‘kaza’ değildir” ya...
Çünkü ‘kaza beklenmedik bir olaydır.” Oysa, trafik kazaları (% 95’i) sipariş üzerine oluyor...
Yanılıyor muyum?
Eğer öyle olmasa bugün, bu tabloyu yaşar mıydık?
Eğer, akıllı olsak...
Eğer, oyunu kuralına göre oynasak...
Eğer, sonradan görme olmasak...
Eğer, sidik yarışı yapacak kadar zayıf olmasak...
Eğer, insana değer versek...
Eğer, üstlendiğimiz sorumluluklarımızın bilincinde olsak...
Eğer, çocuklarımızı ve o yolu kullananların çocuklarını bir an olsun aklımıza getirebilmeyi bilsek...
Eğer, ‘iyi ki’ derken, hâlâ bazı şeylerin yolunda gidiyor olduğunu bildiğimiz halde; ‘keşke’nin bedelinin ne kadar ağır olduğunu, her gün, yaygın ve yerel basın gözümüzün içine sokarken umursamazlığımızı bir kenara bıraksak...
Demek ki bunlar bizi bozuyor!
Demek ki; bizi bozduğu için aşırı hızın, şerit ihlallerinin, hatalı sollamanın derdindeyiz...
Sonra da pişmanlıklar, saç baş yolmalar ve bir türlü hiçbir derde deva olamayacak olan ve binlerce kez söylenen ‘keşke’ler daha uzun yıllar devam edecek gibi...
*
Ben böyle diyorum. Siz başka türlü deyin isterseniz…
Millet olarak bu konuda durumumuz vahim. Bunu da bilelim.
Oysa küçük, sıradan ve çok basit önlemler trafik kazalarını önlemeye yetiyor da artıyor bile...
Ne demek bu?
“Keşke, ağır bedeller ödetiyor” demek…
“Keşke, huzursuzluk” demek...
“Keşke, ölüm” demek, ömür boyu “sakat kalma” demek...
Kısacası “Keşke, felaketin kendisi,” demek...
Siz isterseniz varın ‘keşke’ demeye devam edin.
*
Oysa biraz saygı,
Biraz sakinlik...
Biraz sabır...
Biraz hoş görü...
Biraz duygudaşlık (empati), akşam sağlıcakla eve dönmeyi sağlayabilir...
Bunlarınun ne demek olduğunu elbette size anlatacak değilim...
Akşam, -yorgun da olunsa- eve dönüşün mutluluğunu, huzurunu, sizi bekleyenlerin umutlarının tazeleniyor olduğunu, bilmeyen var mı ki?
*
Ha bir de araç sürüş sırasında “Kaç kilometre hızla gideceğim” demenin yerine, “Kaç metrede durabileceğim!” diyebilmeyi akıl edebilirseniz, bunun işinize yarayacağını düşünüyorum.
Yok, Yok! Emin olun çok işinize yarayacaktır…
Neden öyle diyorum biliyor musunuz?
Çünkü “İstediğiniz hızla gitmek sizin elinizde, ama istediğiniz mesafede durabilmek sizin elinizde mi?”
Değil!
Öyleyse!..
Öyleyse, “İyi ki aklıma uydum” deyin.
Sizin de kafanız rahat olsun, sizi sevenlerin de...
Tercih sizin...
“Ya ölümün haberi ya yaşamın sevinci...”
Nasıl?
Yoksa zor bir tercih mi öneriyorum size?
0 yorum:
Yorum Gönder