web 2.0

4 Eylül 2011

20110905 - ÖĞRETMENE İMAMLARLA İYİ İLİŞKİ KURMA ÖĞÜDÜ

“ÖĞRETMENE İMAMLARLA İYİ İLİŞKİ KURMA ÖĞÜDÜ”

31 Ağustos 2011 tarihli Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında yer alan “Öğretmene İmam Öğüdü” haberini bilmem okudunuz mu?
Ben okudum.
Öğüdü veren eski İlköğretim Genel Müdürü, yeni Danıştay üyesi İbrahim ER.
Sayın Er; ilk öğretmenliklerini köy okullarında yapacak olan genç öğretmenler için hazırlattığı “Hoş Geldin Öğretmenim” adlı el kitapçığında, “İmamla geliştireceğin iletişim köy halkının seni benimsemesini kolaylaştıracak,” diye yazıyormuş.
Neden böyle bir öğüde gerek duyuldu anlayamadım doğrusu!
Zaten kimi yerlerde 50-100; bilemedin 200-250 nüfuslu olan köylerimizde, öğretmenin muhatap olacağı insanlar zaten onlar değil mi?
Köy imamı, muhtar ve ihtiyar heyeti ile birlikte  köyün ileri gelenleri…
Bir de köyün sakinleri, veliler…
Yeni ya da eski olsun bir öğretmen köyde başka kiminle muhatap olabilir ki?
*
Hem -diyelim ki- imamla anlaşamadı…
Veya muhtarla…
Veya herhangi bir köyün ileri gelen birileriyle…
O zaman ne yapacak yeni ve tecrübesiz öğretmen?
Sayın Er’in bu öğüdüne uyarak, özellikle de imam efendi ile  iyi ilişkiler kurmak için gayret mi gösterecek?
Ya imam efendi öğretmenle iletişimi kurmak istemiyorsa…
Kendi ruhani dünyasında yaşamayı yeğliyorsa…
*
Yani, çelişkilerle dolu gerçek hayata “Hoş Geldin Öğretmenim.”
Sanki sen oraya o köyün çocuklarını eğitmeye, öğretmeye gitmiyormuşsun da            -öncelikle- milletle ikili ilişkiler kurmaya gidiyormuşsun gibi…
*
Acaba o kitapçıkta; o köyün  (Başta imamı olmak üzere)  bütün ileri gelenlerine hitaben “Sizler de köyünüze gelen bu genç öğretmene sahip çıkmalısınız!” şeklinde uyarılar yer alıyor mu acaba?
Sahi bir de o kitapçıkta mesleğe yeni başlayan öğretmenlere “Nasıl ders anlatılmalı” ile ilgili öğütler de var mı bilemiyorum.
Nasıl ders anlatacağını, o körpecik beyinlere daha çok hangi konuların verileceği      -her ne kadar bu konular müfredatında yazsa da- bu yönde de öğütler olmalı, yoksa kitapçığın bir yanı eksik kalır, diye  düşünüyorum!
*
Ama müfredat ayrı, Köyün imamı, muhtarı, ihtiyar heyeti, ileri gelenleri ayrı…
Biri kitaplarda yazılanlar…
Diğeri hayatın  gerçeği…
Aslında ben bu iki gerçeği birbiriyle karıştırmamalıyım!
Mesleğe yeni atanmış bir öğretmen; hayatın gerçeğini mi(!) yaşaması gerek, müfredattakileri mi?
O nedenle bir kez daha -seni şaşırtacak olan- hayatın gerçeğine “Hoş geldin öğretmenim…”
Köyüne, okuluna gittiğinde sen önce bu ikili ilişkilerini iyice ilerlet.
Köyün ileri gelenleri de tecrübeleriyle seni hayata hazırlarlar.
Sen hiç yorma kendini…
Yoksa gittiğin köyün insanları seni dışlar…
Haberin olsun.
Demedi deme öğretmenim…
Acı ama gerçek.
Hem eski bir İlköğretim Genel Müdürü olarak Sayın Er, bu öğütleri sana verme gereği duymuşsa bir bildiği vardır herhalde!
Yoksa niye onca masraf edip, onca zaman harcayıp,  böyle bir kitapçık hazırlasın?
Haksız mıyım?





0 yorum:

Yorum Gönder