HERHALDE TÜYAP’TAN ÇOK ŞEY İSTEMİYORUMDUR!
Şunun şurasında bir şey kalmadı.
Ağustosu yarıladık.
Eylül ve ekim okulların açılması…
Ramazan Bayramı falan derken, kasım ayı da kapıda…
Yani, 12-20 Kasım tarihleri arasındaki 30. Uluslararası İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı da geldi sayılır.
*
Bana, hemen öyle “Yok daha neler!” diyerek, itiraz etmeyin canım. Fuar, daha şimdiden kontenjanını doldurdu bile…
İşte böyle olunca da TÜYAP, onlarca yayınevini; kendini anlatmaktan, tanıtmaktan yazarların kitap okurlarının karşısına çıkarılmalarından mahrum bırakmış olacak.
Bu durum gerçekten üzüntü verici.
*
Hemen şimdi, “Ne var canım yer yoksa yoktur. Müracaat etmek için geç kalınmasaydı?” da denilebilir.
Evet, ilk bakışta doğru bir düşünce. “Madem yayınevi sahibisiniz, madem fuarlara katılmak sizin için önemli, o zamanı iyi takip edip kaçırmayacak ve biran önce rezervasyonunuzu yaptıracaktınız.”
Öyle değil mi?
Öğrendiğim kadarıyla öyle değil…
Bana gelen bilgiye göre hol sayısı eksiltilince sıkıntı ortaya çıkmış.
Hadi, onu da kabul edelim.
O da “TÜYAP’ın kendi tasarrufudur, şartlar onu gerektiriyordur ve o nedenle de ‘yer kısıtlaması’na gitmişlerdir,” diyelim.
Diyelim ve biran için TÜYAP’ın bu tasarrufunu tastikleyelim.
Pekala, bu yeni ve küçük diyebileceğimiz yayınevleri kitap okurlarına kendilerini nasıl anlatacaklar?
O yayınevlerinde kitapları çıkan yazarlar kitaplarını -nasıl olacak da- okurlarıyla paylaşacaklar?
Birçoğu geleceğin -büyük- yayınevleri olma hayalinde olan bu yayınevleri, İstanbul’da yılda bir kez olan bu şansı kaybettiklerinde, bir yıl boyunca kendilerini tanıtmak, anlatmak, kitap okurlarıyla buluşmak için daha çok özveride bulunacaklar…
*
“İşleri bu. Elbette uğraşacaklar.” diyebilirsiniz.
İyi de, onlar uğraşırlarken TÜYAP’ın sayın yetkilileri de bu konuya bir çözüm bulmak için “Biraz daha özveri gösterseler ya,” diyesim, geliyor benim.
Doğru yanlış; eksik fazla, orasını bilemiyorum, ama bildiğim şey İstanbul’da 100’e yakın yayınevinin bu fuarda kendilerini okurlarıyla buluşturamayacak olmaları…
Bu da bir yazar olarak beni üzüyor.
Üzüyor, çünkü Türkiye’de fuarcılık anlamında çığır açmış bir kurumun, çözülebilecek küçük sıkıntıları (hol kısıtlamasına giderek)çözümsüz bırakması gerçekten üzüntü verici.
*
Evet önümüzde iki buçuk, üç ay kadar bir zaman var. Belki bu süre içinde eksiltilen hol sayısı tamamlanır ve “Dışarıda kalan bu yayınevlerine” kendilerini gösterme şansını vermiş olurlar.
TÜYAP yetkililerinin bu konuyu hassasiyetle bir kez daha gözden geçirmelerini umuyorum…
Yıllardır hem basın sorumluluğunu yaptığım firma ile hem de eski yayın evimle bir yazar olarak, TÜYAP’ı daha yakından tanımış olmam asabiyle bu soruna bir çözüm bulabileceklerine yürekten inanıyorum…
Çünkü onlar da hiçbir yayınevinin açıkta kalmasını istemezler elbette…
*
Sonunda iki taraf da mutlu olsunlar istiyorum.
Her halde TÜYAP’tan çok şey istemiyorumdur.
0 yorum:
Yorum Gönder