EL ELİ, EL DE YÜZÜ YIKIYOR!
Seçim sonrasının ilk cuması bugün…
Yorgun beyinler dinginleşmiştir artık …
Kazananlar mutlu mesut bir şekilde önlerindeki dört yılın programlarına yoğunlaşırlarken, kaybedenler “Bir sonraki sefere…” diyerek, araya bir virgül koymuş, kimileri de ‘buraya kadar’ diyerek noktalamıştır siyaset macerasını…
Ee! Kolay değil seçim yenilgisi yaşamak…
Onca yorgunluğun, onca harcamanın sonrasında kaybeden taraf olmak ve sözün bittiği yere noktayı koymak gerçekten de zor …
13 haziran itibariyle kazananlar için de kaybedenler için de yeni bir dönem başlıyor.
Her iki tarafa da hayırlı uğurlu olsun…
Kaybedenler bundan sonrasında kendi köşelerine çekilirlerken, kazananlar müthiş bir koşuşturmanın, yoğunluğun, stresin, eleştirinin, ithamların muhatapları olarak uğraşıp duracaklar…
Bu dört yılın sonunda da genç vekillerin saçlarına aklar düşecek, kimilerinin göz kenarları kırışacak, kimilerinin saçları dökülecek…
Diğer taraftan da bir hayli gelişecekler…
Nüfuz bakımından diyorum canım…
Hani çevre bakımından…
'Sayın’lık bakımından belki de bu zamana kadar duymadıkları, görmedikleri iltifatlara mahzar olacaklar…
Şimdiden çiçekler, tebrik telefonları, tebrik ve başarı mesajları yağmur olmuş yağmaya başlamıştır bile…
Ee! Öyle kolay mı koskoca 76 milyonun vekili olmak…
Hele de iktidarın vekillerine…
*
Evet her vekil 76 milyonun vekili.
Nereden, hangi ilden veya bölgeden seçilirlerse seçilsinler.
Adı üzerinde ‘milletvekili. Milletin vekili.’
Şu bölgenin, bu bölgenin; şu ilin, bu ilin milletvekili değil ki!
“Allah yardımcıları olsun!” diyeceğim, ama biliyorum ki Allah zaten onların yardımcısı.
Asıl sıkıntı onların kendilerinde.
Yani kullarda.
Asıl kullar birbirlerine yardımcı olmalılar…
Onlar birbirleriyle -memleketimin geleceği, refahı ve mutluluğu üzerine- uzlaşı içine girmeyi başarmalılar ki bu milletin yüzü gülsün…
Milli Gelir kişi başı 10 bin dolar olmuşsa, bu durum vatandaşın mutfağına, ocağına da yansısın…
Bütün mesele bu değil mi?
Milletin refah ve mutluluğu…
Ülkenin birlik ve beraberliği…
Devletin bekası…
Gerisi fasa fiso…
Bugün, dünyadaki rejimlerin içerisinde en iyilerinden biri demokrasi değil midir? Eksiği ile fazlasıyla, uygulanabilirliliği ile uygulanamazlığı ile de olsa demokrasi.
İktidar, yapacaklarını -hiç olmazsa bir kısmında- muhalefet desteğini almadan yapamayacaksa, o zaman muhalefete asıp kesmeyi, bağırıp çağırmayı bir tarafa bırakacak.
Muhalefet de tespitlerini meclisten geçirmek istiyorlar ve uygulanabilirliliği sağlamak zorundaysalar -ki öyleler- o zaman da iktidara karşı takınacakları tavırları iyi ayarlamalılar…
Unutulmamalıdır ki “El; eli, el de yüzü yıkıyor”
Özeti budur…
*
İktidar-muhalefet birlikte memleketi bu dört yılda bakalım nerelere taşıyacaklar…
Kuşkuları yok edebilecekler mi?
Şimdilik insanların kafalarında yıl sonuna doğru bir takım sosyal sıkıntıların yaşanabileceği yönünde tedirginlikler var.
Umarım bu tedirginlik söylentileri sadece ‘söylentiden’ ibarettir efendim.
Görelim bakalım neyleyecekler!
Hepinize iyi hafta sonları diliyorum.
Unutmayın hayat yaşamaya değer…
0 yorum:
Yorum Gönder