KİMSE HEVESLENMESİN!
“Kurt dumanlı havayı sever” sözü malumlarınız...
Nerede ne zaman belirsizlik çıkmaya başlasa ortalığı koklamaya ve kendilerini göstermeye başlayan birileri mutlaka olur.
Avının üstüne gider, sıkıştırır ve darbelerini indirir...
Çünkü hava pusludur, göz gözü görmüyordur...
*
CHP’de şu günler de öyle gibi...
Kimilerine göre CHP’de şu günler puslu hava misali...
İktidarı beklerken, en azından yüzde otuzları yakalama umudunu taşırken, yüzde 25’lerde kalmak biraz olsun havanın toz-duman olmasına neden oluyor.
CHP’de bu toz-dumanlık meseleleri eskiden beri yaşanır durur zaten.
Parti içi iktidarın zayıflaması durumunda muhalif kanat -yaraları sarmanın, moral vermenin, güç birliği yapmanın yerine- ha bire saldırı salvolarıyla bir tarafı alt etme ayak oyunları pat diye gündeme gelirler.
Düne kadar öyleydi...
Düne kadar derken, Kılıçtaroğlu dönemine kadar...
Tam da “CHP’de bu tür ayak oyunları bitti” derken, “CHP içinde kaynaşma, bütünleşme başladı” derken; “Halk, Kılıçtaroğlu’nu bağrına bastı” derken yaşanan siyasi manevralar CHP’yi 25.91’de durdurdu...
Aslında CHP’nin bu seçimde alması gereken gerçek oy oranı 28.91 olması gerekir ki, bu da CHP’nin beklentisine yakın bir orandır.
Ne var ki MHP’nin baraj altına düşme korkusunun yarattığı sıkıntı özellikle CHP’ye atılacak yüzde 3 oranına yakın oy, MHP’ye kayarak, bugün MHP’nin meclise girmesine katkı sunmuştur.
Bu düşünce MHP’liler tarafından kabul görmeyebilir, ama etrafımızda konuştuğumuz insanların büyük bir kısmı sırf bu düşünceyle “MHP’nin baraj altına düşmemesi” düşüncesiyle oyunu MHP’ye verdiğini söylemektedir...
*
Aslında fena da olmamıştır. Doğru da yapılmıştır.
Mecliste AKP, CHP ve bağımsızlardan oluşan bir tablo, Türkiye gerçeğini yansıtmayacağından MHP’nin meclise girmesiyle birlikte ‘nispeten’ de olsa meclis biraz daha iyi oldu.
Keşke diğer partiler de kendi aralarında güç birliği yapıp meclise temsilci sokabilselerdi, çok daha güzel, çok daha Türkiye gibi renkli bir mozaik oluşurdu...
*
Yani CHP -kim ne derse desin- Kılıçtaroğlu liderliğinde izlediği yolda ilerliyor...
Sırada parti içi düzenleme olacak...
Örgüte sahip çıkanlarla, örgütü kullananlar ayıklanacak...
Kılıçtaroğlu bundan sonra süreçte iç dinamikleri düzene sokamazsa CHP iflah etmez haberiniz olsun...
Bugün tekrar Deniz Baykal’ı getirmek isteyenlerin çabası da boşa gider...
Eğer bu CHP, bugünkü mevcut yapıya sahip çıkmaz, kendi içinde kargaşa yaşamayı sürdürürse bilinmelidir ki CHP’nin sonu olur...
Onun için CHP kaybetmemiştir, ancak hedefinden az bir miktar sapmamıştır...
Bunu fırsat bilenler saldırılarını sürdürürlerse onlar da kaybeder ülke de...
*
Bir de küçük bir hatırlatma yapayım.
CHP’liler maalesef AKP’yi iyi çözmeliler...
Ve CHP’liler onların halkla bütünleşme başarılarını mutlaka irdelemeliler.
Eğer AKP, üç seçimde hem de oylarını arttırarak iktidar oluyorsa, bunu tesadüflere veya başka şeylere bağlamak abesle iştigaldir.
Eğer mutlaka da bir şeylerle uğraşmak gerekiyorsa CHP’liler buna kafa yorsunlar...
Henüz altı aylık, bir yıllık liderlerine ayak oyunu yapmaya heveslenmesinler...
Bilmem anlatabiliyor muyum?
0 yorum:
Yorum Gönder