ANKETTEN ÇIKAN GENÇLİK
27 Mayıs 2011 tarihli gazeteniz Habermanşet’te yayımlanan “Gençler Kimseye Güvenmiyor” başlıklı haber ne kadar dikkatinizi çekti, bilemiyorum...
O haberi ne kadar ilgiyle okudunuz; ya da ne kadar üzerinde düşünmeye değer buldunuz, onu da bilemiyorum...
Belki de şöyle bir göz atıp, “Aman sende!” diyerek, sizi ilgilendirmediğini düşündünüz...
Aslında o kadar haklısınız ki?
Sizi ilgilendirmeyen konularla neden uğraşacaksınız ki?
“Hem ben, önümdeki işime bakarım... Elin (pardon gençlerin) üç koyunu, beş keçisi beni hiç ilgilendirmez,” diyorsanız, bakın buna diyecek bir sözüm yok...
“Bana değmeyen yılan....” kıssasındaki gibi...
*
Gençler kimseye güvenmiyor muymuş?
“Varsın güvenmesinler. Gençlere kim güveniyor ki?” deyiveriliyor hemen bunun arkasından...
Nedeni, niçini sorulmadan...
Hem ankette de böyle bir sonuç çıkmış. Sorun kuşak çatışması değilmiş, iletişim çatışmasıymış...
*
Neymiş efendim!..
Ankete katılan 2 bin 366 gencin yüzde 32.7’si hiçbir kuruma güvenmiyormuş...
Güvenilmeyen kurumların da, çok da umurundaydı sanki... Çok da rahatsız olmuşlardı.
*
Ankete yanıt veren gençlerin yüzde 47,6’sı üniversitenin ‘sadece işe girebilmek için diploma sağladığını’ düşünüyorlarmış.
Üniversitelerimiz bu kadar sıradanlaşmışsa eğer, o zaman hükümet her ile bir üniversiteyi neden yapıyor ki?
*
İletişim fukarası(!) gençlere "Hangisi elinizde olsa kendinizi daha mutlu sayarsınız?" sorusu sorulmuş ve gençlerin yüzde 36.5'i ‘güç,’ yüzde 36.2'si ‘para,’ yüzde 27.3'ü ‘aşk’ demiş.
Hadi ‘güç ve para’ anlaşılır gibi de şu ‘aşk’ da neyin nesi?
Bu gençler; parayı ve gücü elinde bulunduranların ‘aşk’ı bulamayacaklarını mı sanıyorlar da bir de araya ‘aşk’ı sıkıştırmışlar...
Gençlik işte... Anlaşılır gibi değil.
‘Aşk’sız yapamıyor delikanlılar...
*
Yine anketin verilerine göre; 10 gençten 4'ü "Kızını dövmeyen dizini döver" sözünü onaylamış. Üstelik genç kızlar da var onaylayanlar arasında bakar mısınız?
Ve gençlerimiz günün 6 saatini televizyon ve/veya bilgisayar karşısında geçiriyorlarmış...
Ne yapsınlar, baktılar ki büyüklerle iletişim çatışması yaşıyorlar, hiç olmazsa kendi hallerinde takılsınlar…
*
Yok yok!.. Şaka bir yana, ciddi ciddi gençlere haksızlık yapılıyor...
Hani, büyükler onlardan daha tecrübelilerdi...
Hani, gençlik demek toyluk ve tecrübesizlik, demekti, o nedenle hoş görülebilirdi...
Hani, büyükler gençlere sahip çıkmalıydılar...
Hani!
*
Bakın ne de güzel sahip çıkmışız gençlerimize görüyor musunuz?
Kendimize ve ülkenin kurumlarına olan güvenlerini almışız ellerinden, az şey mi bu?
Burada bir suçlu aramak gerekirse belki de en az suçlu gençler değil mi Allah aşkına!
Söyler misiniz, ‘büyük olmak’ tanımlamasının içinde neler var?
Sevgi, şefkat, hoşgörü, sabır, uyarı, denetim, paylaşım, iletişim, inanç vs., vs.
Bunlar yok mu?
Eğer bunlar varsa gençler neden kimseye güvenmez?
Bunun yanıtını kim verebilir?
0 yorum:
Yorum Gönder