İNSANLARIN GÜVENİNİ KAYBETMEKTENSE...
Artık, ALES (Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Sınavı) sınavı sonrasında bazı soru kitapçıklarının hatalı olduğunun anlaşılmasında artık ÖSYM başkanına isyan etmemek gerek...
Hele Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın Milli Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı hiç isyan etmemeli.
Mademki iş o noktaya geldi...
Mademki ÖSYM bünyesinde yapılan üç sınavda da aksaklığın çıkması devletin, hükümetin ve YÖK’ün en tepesindekileri ciddi şekilde rahatsız ediyor olduğuna göre, o zaman gereği yapılmalı...
Nedir gereği?
Bunu bilmeye ne var ki? Görevden alınmalı!
Sayın Demir, “Bu işi yapar” düşüncesiyle ÖSYM’nin başına getirildi, ama olmadı yapamadı..
Yapamayabilir!
‘ÖSYM başkanlığı’ yükünü kaldıramaz da hocalık yapar, ders verir...
Belki de o kadar büyük sorumlulukları, ince takipleri, hassasiyeti kaldıracak kapasitesi yoktu ve bu da o zaman fark edilmemişti de yaşanan olaylar sonunda ortaya çıktı.
Hadi birincisine ‘beşer şaşar,’ denilebilir, istifasının istenmesi haksızlık olabilir...
İkincisinde “yine mi!” denilerek sitem ve öfke arası adrenal yükselebilir.
Üçüncüsü ise işin zıvanadan çıkmasıdır ki, artık bu insana kızılmaz...
Gereği yapılır?
“Başarılı çalışmanızdan dolayı teşekkür eder, bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar dileriz.” denilerek, bir onurluk belgesi verilerek gönlü hoş edilir.
ÖSYM de bu işi yapacak olan daha ehil ellere teslim edilir, olur biter...
*
Mesele tamamen bundan ibarettir.
Olmuyor işte, Sayın Prof. Ali Demir Hoca bu işi beceremedi...
Öğrencilerin psikolojileri bozuldu...
Aileler perişan oldu.
Sınava giren çocuklarımızın ailelerinde ciddi şekilde incinme ve sarsıntılar yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.
O nedenle lütfen sayın başkana kızılmasın, ivedilikle görevden alınsın...
Doğrusunu isterseniz, Sayın Prof. Dr. Ali Demir, üst üste üçüncü hatayı yaptığında, kendisinin istifa etmesi gerekirdi. Ama etmedi, etmek niyeti de yok gibi...
Eğer istifa etmesi için birilerinden bir ışık bekliyorsa, lütfen o ışık da biran önce gönderilsin.
Çünkü ortada yalnızca ‘güven zedelenmesi yok, güven yitimi’ var...
Veliler de öğrenciler de Sayın Demir’in başında bulunduğu ÖSYM’ye -artık- güvenmiyor...
*
Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın Milli Eğitim Bakanı ve Sayın YÖK Başkanı, seyrettiğim bir beyaz eşya reklamında bir iş adamının;“İnsanların güvenini kaybetmektense, paramı kaybetmeyi yeğlerim” demesindeki ‘güven duygusunun’ inceliğini ve bir ‘insan’ için önemini hemen burada sizlerle paylaşmak istedim.
Bunu diyen bir iş adamı...
Bir iş adamının asla kaybetmek istemeyeceği şey de elbette sermayesidir.
Oysa ‘kaybedilen güven’in (yani itibarın) paradan (yani mal ve mülkten) çok daha değerli’ olduğunu söylüyor...
*
Sizler, elbette neyin nasıl yapılabileceğini iyi bilirsiniz...
İster görevden alın, ister almayın, ama biliniz ki ÖSYM başkanı Sayın Demir’in başkanlığında yapılacak olan “sınavların adilliği”ne olan güven kalmamıştır...
Kamuoyu önünde Sayın Demir’in güven kredisi tükenmiştir...
Benden söylemesi...
Arz ederim, efendim...
0 yorum:
Yorum Gönder