web 2.0

17 Nisan 2011

20110310 - ANKARA'DA MAHSUR KALMAK

ANKARA’DA MAHSUR KALMAK!

Önceki akşam başkentte mahsur kalmanın keyfini yaşadım.
“Mahsur kalmanın keyfi mi yaşanırmış!” diyeceksiniz  ama ben yaşadım.
*
Ankara’da kar oldukça kuvvetli ve lapa lapa yağıyordu, üstelik de hava buz gibiydi.
Ben, yağan karın ve yağmurun, yalnızca İstanbul trafiğini felç ediyor olduğunu düşünürdüm ya, maalesef Melih Gökçek’in Ankara’sını da hem de bir saatlik süre içinde felç ettiğine şahit oldum.
Üstelik de meteoroloji birkaç gün önceden yetkilileri önlem almaları konusunda uyarmıştı.
Ama benim memleketimde meteorolojiyi tınlayan mı var?
İş başa düşünce de “Vay anasına be bu sefer meteorolojinin tahmini tuttu.” deyip hayıflanmaya başlanıyor.
Neyse efendim, Salı günü akşam Ankara merkez (Kızılay, Sıhhıye)’de akşam saatlerinde taksiler piyasada yok, vatandaş özel aracıyla yola çıkma cesaretini gösterememiş.
Kimileri “tabana kuvvet” diyerek evlerinin yolunu tutmuşlar, kimileri de hava düzeldiğinde eve gelebileceklerinin bilgisini verip eş dostların yanlarına sığınmışlar.
Bir saatlik süre içinde şehir merkezini de kar beyaz örtüsüyle kapladı zaten.
Bu hava şartlarında de akşam yolculuğu yapmak istemedim ve her Ankara’ya gelişimde kaldığım Ankara Sürmeli Otel’den yerimi ayırtmıştım.
Otelin Genel Müdürü Sevgili Dostum Aytekin İşçi’yi de bir yılı aşkın görememiştim ki, belki de “kar bahane,” diyerek “kendisini görürüm,” dedim.
Aytekin Bey, bir yakınının hava şartlarından dolayı trafik  kazası yaptığı haberini alınca kaza yerine gitmiş, otele dönüşü de geç olmuştu
Odama çıkıp da üzerinde çalıştığım son kitabıma yoğunlaşmıştım ki bir telefon çaldı.
Sevgili dostum yerine gelmiş ve görüşebileceğimizi söylüyordu.
Aşağıya indim ve hava şartlarından Aytekin Bey’e sığınmış bir dostu vardı yanında…
Hemen oracıkta tanıştık, üstelik  kaynaştık bile…
Derken efendim, çok geçmeden bir başka arkadaşı geldi, arkasından bir başkası telefon etti ve sonra o da geldi
Bir,  iki, üç, beş derken ben hariç yedi kişi o akşam evlerine gidemeyip, Aytekin Bey’in misafiri olmuşlardı.
Aytekin Bey, Allah’ı var dünya tatlısı bir insan ve  misafiri de oldukça önemseyen biri. Hem oraya gelenler de “canlarım” dediği insanlar.
Neyse efendim,  o akşam Aytekin Bey gelen dostlarıyla tek tek beni tanıştırdı. Sonra da kaynaştık. Hepsi de nüfuzlu insanlar.
Kimi başbakanlıkta üst düzey bürokrat, kimi Danıştay üyesi, kimi Diş  Hekimi, kimi Avukat.
Dedim ya mahsur  kalmıştım Ankara’da Sürmeli otelde…
Ama o mahsur kalışım bana farklı dünyalar açtı ve belki de ileride ‘dost’ diyebileceğim  insanlarla tanıştırdı.
Demek ki neymiş?
Yolların kapanması, eve gidememek insanı biraz  üzüyormuş ama yeni yeni dostların kazanılmasına da aracılık ediyormuş…
O akşam “Böyle mahsur kalmaya  can kurban” dedim.
Yanlış mı demişim?
















0 yorum:

Yorum Gönder