DURMAK YOK, YAZMAYA DEVAM!
Özgürüz biz ey halkım, düşünme bizi!
Özgür gazeteciler olarak bizler ha bire bilgisayarımızın tuşlarını inceltene, kalemimizin ucunu köreltene kadar yazıyoruz.
Zaman zaman zülfiyare dokununca da; önce gözaltılar, arkasından tutuklamalar, onun arkasından da ev ve iş yerlerinde aramalar başlayıveriyor…
Bilgisayarlarda ve çalışma odalarında ne kadar -gerekli gereksiz- notlar varsa onlara da el konuluyor tabi ki…
Sonra da yılları aşan gözaltı süreçleri ve bir türlü bitmek bilmeyen belirsiz bekleyişlerin içine giriliyor…
Çünkü biz, benim memleketimde hâlâ kendimizi özgür basının(!) kalemleri zannediyoruz.
*
Şimdi, “Memlekette her şey güllük gülistanlıkken(!) ‘Siz özgürsünüz’ diye ortalığı karıştıran yazılar yazmak da neyin nesi oluyor ki? Hem, hükümetin başarılı(!) icraatlarını yermek haksızlık değil mi? Dokuz yıldır ülkeyi; Hz. Ömer’in adaleti gibi(!) adilce yöneten, devrim kanunlarına bağlı, ülkenin geleceği adına daha açılımcı bir çalışma başlatan Sayın Başbakan’a çamurlar atmak, biraz da ayıp olmuyor mu? Hem basınımız, hangi hükümet döneminde, -bu hükümet döneminde olduğu kadar- özgür olabilmişlerdir?” dediklerinde, ben de “Ülkemin bugün özgürlük sıralamasında 138. sıralarda oluşu, bir ara Sayın Başbakan ‘Şu, şu gazeteleri ev ve iş yerlerinize sokmayın!’ demiş olması, 4.000 gazetecinin sorgulanıyor, 2.000 gazetecinin de yargılanıyor oluşu pek de önemli değil demek ki? Üstelik, ABD ve AB, ‘Türkiye’deki gidişattan kaygılı’ olduklarını belirtmiş olsalar da bu onların hüsnükuruntusudur,” diyeceğim ama hükümet yanlısı köşe yazarları da son gelişmelerden kaygılanmaya başladıklarına göre “Ben yanlış değerlendiriyorum galiba,” diyorum, kendi kendime.
*
Ahmet Altan (Taraf) “… Gözaltına alınanlar kadar, alanların da aklanması gereken bir durum var” demiş.
Ali Bayramoğlu (Y. Şafak): “Görünen o ki bu iki gazeteci, gazetecilik faaliyetleri, yayınladıkları ya da yayınlayacakları kitaplar yüzünden alındı” diyerek, Sayın Başbakan çok yeni bir tarihte “Hiçbir gazetecinin gazetecilik faaliyetleri sonucu gözaltına alınmamışlardır” deyişine de yanıt mı vermiş oluyor acaba?
Daha öncekilerde olduğu gibi bu sefer, vicdanı rahat, aklı net değilmiş Radikal Yazarı Akif Beki Bey’in. O da, “O gazetecinin hangi somut delillere istinaden alındığını bilmek istiyorum” diye sormuş bir yazısında. (Demek ki Akif Beki Bey, daha önce içeri alınan gazetecilerin, hangi somut delillerle içeri alındıklarını biliyormuş)…
Diğer taraftan Hasan Cemal (Milliyet-5 Mart 2011); “Lafı uzatmak yersiz: (son tutuklamaları kastederek) Basın özgürlüğüne darbedir!” demiş ve noktayı koymuş.
*
Her neyse efendim!
Yukarıda da söyledim, demek ki bende bir değerlendirme hatası var…
Bende olduğu kadar Sayın Başbakan da bir değerlendirme hatası yapmış gibi sanki…
Neden mi?
Yıllardır başbakanı destekleyenler de böyle dedikten sonra demek ki, “Özgür değiliz biz ey halkım unutma bizi” demek geliyor içimden…
Yine de kamuyu bilgilendirme adına, “Durmak yok, yazmaya devam!”
0 yorum:
Yorum Gönder