BAŞKA BİR YERDE YOK!
Hiç tanımadığınız birinin, kendisi için hazırladığı kahvaltıya -hem de davet edilmeden- hiç ortak oldunuz mu?
Bence Türkiye’nin neresinde olursanız olunuz, deneyiniz.
Ben ortak oldum. Müthiş mutluluk verici oluyor.
*
Dün, arkadaşımla Köyceğiz’den Muğla’ya doğru gidiyorduk. Yol kenarındaki tezgâhların birinden taze sıkılmış portakal suyu içmek istedi canımız. Arkadaşım arabayı, -üzeri derme çatma tahtalardan kapatılmış olan tezgâhın bulunduğu yol kenarına çekip, tam siparişimizi verdik ki, tezgâhın başındaki iki kişi de hazırladıkları kahvaltıya oturmak üzereler.
Ortaya konulan masa meyve kasasından, örtüsü de okunmuş eski tarihli gazete sayfaları.
Sofranın üzerinde, içinde rengiyle kokusuyla “Davete bakma ye beni!” diyen beş tane kırılmış köy yumurtası var ki, nasıl da insanı çileden çıkarıyor, tahrik ediyor. Tavanın hemen yanında her biri kırmızı erik büyüklüğünde olan ev yapımı çizik zeytinlerine de ne demeli?
Tıpkı o da, yumurta gibi “Hadi durma saldır!” diyor; “Ekmeğini bandır yağıma!”
Yumurta ve zeytinlerin tahriklerine dayanamıyorum ve Genç delikanlının da, “Yumurta köy yumurtası, zeytini de biz yaptık abi!” deyince cümlenin sonunu bile dinlemeden buram, buram kokan, tahrik edici köy yumurtasının başına çömdüm.
Kara fırında pişmiş (delikanlı öyle söyledi) taptaze kepek ekmeği de ikiye bölüp, kocaman bir lokmayı yumurtanın koyu sarı renginin tam da göbeğine batırmamla, ağzıma götürmem bir oldu.
Tek kelimeyle “Mü-kem-mel!”
Başka da bir şey demiyorum.
*
Ben yemeğe devam ederken, oradakilerden yaşlı olanı gülerek, “Afiyet olsun beyim!” dedi. Ben de kendisine “Buyur gel, sana da olsun!” derken bile, ben yumurta ve zeytinden götürmeye devam ediyordum.
Tezgaâh sahibi az sonra meyve sularımızı da hazırlayıp sofraya oturdu.
Ben, “Buyur, buyur çekinme; kendi malın gibi yiyebilirsin!” diyerek sohbete yol açtım.
İki kişilik sabah kahvaltısı; beklenmedik misafirlerle birlikte (ben ve arkadaşım) dört kişi olunca, üstelik bu güzel kahvaltıya güzel bir sohbet sosu da dökülünce, emin olun tadına doyum olmadı…
Ben demiyorum, tezgahtaki Ramazan Bey diyor. “Ben bu yaşıma kadar böyle güzel ve keyifli kahvaltı yapmadım.” diyor.
Doğrusunu isterseniz biz de öyle…
*
Nerede bu yer?
Köyceğiz’den Muğla’ya doğru giderken 10. kilometrede sağ tarafta dizilmiş barakaların ilki.
Oranın adı da “Zafer’in Yeri”
Ancak, işin başında eniştesi Ramazan ile kardeşi Mustafa duruyor.
Her ikisinin de gözlerine bakın içini görürsünüz…
Zorla kendimi davet ettirdiğim kahvaltıyı birlikte bitirdikten sonra da vedalaşıp oradan ayrıldık.
*
Köyceğiz’de hava sıcak ve üzerimizdeki ceketlerimizi de çıkardık.
Muğla’ya doğru devam ederken hiç tanımadığı birine sofrasını açan, onunla yemeğini paylaşan, üstelik de bundan son derece memnun olan dünyada başka kaç ülkenin insanı vardır bilemiyorum…
Ben “Başka hiçbir yerde yok” diyorum…
Biliyor musunuz, yanıldığımı da sanmıyorum…
0 yorum:
Yorum Gönder