web 2.0

26 Aralık 2010

20101227 - NEREDEN BAKTIĞIMIZA BAĞLI!


NEREDEN BAKTIĞIMIZA BAĞLI!
Geçtiğimiz on günü; öylesine hareketli, değişik, renkli ve ‘faydalı’ diyebileceğim şekilde geçirdim ki, belki de son birkaç yılımın en şanslı bir on gününü yaşadım, diyebilirim…
Üç güzel insanla tanıştım…
“Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş, Doc. Dr. Nihat Hatipoğlu ve “Ünlülerin Ünlüsü” lakaplı Ispartalı Ahmet AKSAKAL…” beyefendilerle…
Ve bu insanlarla tanışmamı, kısa sohbetlerimden edindiğim izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum…
İlki; televizyonlarda; açık oturumlarda gördüğüm, zaman zaman yazılarını okuduğum Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş…

Burdur’da düzenlenen “Mehmet Akif Gecesi”nde konuşma yapmak için gelmiş ve bizim seminer yaptığımız otelde konaklamış olduğundan tesadüfen karşılaşmıştım…
‘Dolu’ insanların, ilerleyen yaşlarına rağmen gözlerinin nasıl da parladığını, gecenin geç saatlerinde bile hâlâ bir şeyler verebilmek için didinip durduklarını gördükçe, bizim o heyecanı, enerjiyi, inancı yakalayabilmemiz için daha çok fırın ekmek yememiz ve o tür insanlardan öğrenecek daha çok şeyimizin olduğuna inandım…
Nedir meselâ?
Öncelikle; karşısındaki kişi veya kişilerle muhatap olma biçimleri…
Yani, nezaketleri…
Yaklaşımları…
Hitapları
Yani küçüğe sevginin veriliş biçimini önemsemeleri…
Yani, karşısındakinin göz hapsine alışları…
Yani, karşısındaki kişide kendileriyle ilgili hayranlık uyandırabilme becerileri…
Büyük olunduğu halde, küçükmüş gibi görünmenin insan üzerine yansıttığı muhteşem görüntüleri!
Velhasıl, hoşgörüleri…
Ve belki de; bunların hepsinin yanında karşısındakini kendisiyle eşit görebilme olgunlukları…
Ben bunların hepsini de kendisiyle on dakikalık sohbet ettiğim Sayın Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hoca’da görebildim…
Söyler misiniz ben gerçekten de şanslı değil miyim?
Kendisine imzalayarak takdim etme mutluluğunu yaşadığım ve “mutlaka okuyacağını ve bana da döneceğini” söylediği  “Adına ‘AŞK’ diyorlar” kitabımı verirken, çömez bir yazarın nasıl da gönlünün alınacağını öyle güzel biliyordu ki?
Sadece on dakika da…
*
Sayın Yalçıntaş hocayla yaptığım kısacık sohbetimde “İnsanların birbirlerine asla önyargılı yaklaşmaması gerektiği düşüncemi” bir kez daha pekiştirdim.
Birbirimizi önyargısız bir şekilde, samimiyetle ve içtenlikle yakından tanımaya çalışmak gerektiğini…
Karşımızdakine kızmanın, öfkelenmenin yerine aynı olgunlukla yanıt verebilmeyi…
Farklı düşüncelerden de olsa, düşüncenin nezaketle sunulma biçimi karşı tarafı etkileyemese bile kafalarda soru işaretleri bıraktırdığını gördüm…
Sayın Nevzat Yalçıntaş Beyefendi’yle yaptığım o on dakikalık sohbette; o yaştaki bir insanın, durdurak bilmeden nasıl da koşuşturuyor olduğunu gördükçe, kendimin hiç bir şey yapmadığını, sadece bir şeyler yapıyor zannıyla, kendimi avuttuğumu anladım.
Ve tabi bir de; insanı, kendine hayran bıraktırmanın ne kadar basit bir yolu olduğunu gördüm Sayın Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hoca’da…
Şanslı olmak böyle bir şey olsa gerek…
Gerçekten de “Şanslıyım” demekte haksız mıymışım?
Tabi nereden ve nasıl baktığımıza bağlı…
Öyle değil mi efendim?


Not: Yarın Doc. Dr. Nihat Hatipoğlu
ile ilgili izlenimlerini paylaşacağım efendim…

0 yorum:

Yorum Gönder