HEPİMİZ BU HİKÂYENİN BİRER PARÇASIYIZ...
Önce “Çatlak sesler” sonra “Üç-beş çapulcu” denildi…
Arkasından “Onlarla uğraşacak vaktimiz yok, o askerin işi” denilerek iş askere paslandı…
Nedense; o insanların ne istediklerine, -baştan itibaren- bir türlü kulak verilmedi…
Tıpkı, evin yaramaz çocuğu gibi görüldüler…
Ne var ki; bu ihmalin içinde Türk’ü de Kürt’ü de yer almıştı.
Ve ülkeyi yönetenler, eksiklikleriyle yüzleşmemek için yıllar yılı kulakları üzerine yatıp gerçekleri görmezlikten gelmişlerdi.
Oysa bir taraf hep isyan etmiş tezekten kurtulmak, doğalgaza kavuşmak için çırpınıp dururlarken, diğer taraf hep duymazlıktan gelmişti tezekle yaşayan insanların feryatlarını…
Batıya kaçıp kendini kurtaranlar, kendinden olanlarını da “Ne kadarımızı kurtarırsak kârdır” diyerek yanlarına almışlardı.
*
40’lardan 50’lerden bu yana bütün iktidarlar kürsülerde sazı ellerine aldıklarında sözlerde vaat vardı, ama icraat yoktu…
Hem bölgenin ağaları, hem iktidarın ağaları ikisi birlikte oyalayıp durmuşlardı sorunun aslını…
“Olacak gibi deği!” demiş tezek yakan insanlar, “Ağlamayana meme yok!” deyip, işi isyana çevirmişler ve o gündür, bugündür isyan devam etmiş…
Ocaklar sönmüş, yuvalar yıkılmış da hâlâ asıl konuya girilmemiş. Kimse de o insanların ne istediklerini ciddi ciddi sorup da meselenin özüne inmeyi denememişler.
Ne tek başına gelen hükümetler çözmek istemiş bu sorunu ne de koalisyonlar…
Herkes birbirine paslamış…
Nereden başlayacaklarının, ne yapacaklarının bir türlü üzerine düşmemiş iktidar sahipleri…
Bu iş; bir yerde, bu ülkenin başına büyük bir çorap öreceği bilindiği halde bundan hep kaçmışlar ya, korkulan da başa gelmeye başlamış.
Bu da AKP hükümetinin başına patladı…
Hani “Demokratik açılım” tam da onların istedikleri şeydi…
Beklenen olmuş, açılımın ‘demokratik’ tarafı konuşulmaya başlanmıştı artık…
AKP de tek başına iktidardı ve bu zamana kadar hiçbir iktidarın yapamadığını yapacak ve tarihe geçecekti.
Yaptı da…
AKP demokratik açılımı açtı, onlar içlerinde taşıdıkların sözün özünü de dillendirmeye başladılar…
Şimdi Türkiye bunu tartışıyor…
Üniter devletin varlığını…
Her ne kadar “Bunun tartışılmasına bile izin vermeyiz” denilse de, Türk ve Kürt aydınlar tv’lerde bal gibi de bu konuyu tartışıyorlar…
*
Galiba bu hikâye biraz da tavşanla-karıncanın hikâyesine benzedi sanki…
Hani, karınca hacca gitmeye niyetlenirken yolda tavşana rastlamış ya, o hikâye işte…
O hikâyenin sonucu bilinmiyor belki ama bu hikâyenin sonucu görülmeye başlandı gibi…
“ Nedir?” diye sormayın, hepimiz bu hikâyenin parçasıyız…
Çünkü hikâyenin metnini bu ülkenin insanları yazdı, metnin sonunu da onlar belirlerler…
Nasıl sonlanacağı da işte o zaman görülür herhalde!
Tek dileğim sonunda hüzün olmasın…
Hepsi bu!
0 yorum:
Yorum Gönder