“RAHAT UYU” DİYEMİYORUM…
Bugün ölümünün72 yıldönümü için bütün Türkiye huzuruna geliyorlar Atam…
Anıtkabir’ine çelenk koymalar…
Yine önünde saygı duruşu ve selamlamalar…
Sonra anı defterine senin için yazılan -zoraki övgü- sözcükleri…
Okullarda-sözüm ona- seni anmak için söylenen çok kısa metrajlı söylemler…
Ve ‘izindeyiz Atam’ nutuklarının 72. kez atılması…
Bu zamana kadar 72. kez izinden gitme sözü verdiler de bir türlü gitmek için izini bulamadılar Atam.
Üstelik de tıpkı babalarının mirasıymış gibi önce senin eserlerinin üzerlerinde oynadılar, sonra da tahrip etmeye başladılar.
*
Ne var ki; seni sevmeyenler, sana kızanlar, seni seviyormuş, senin izindelermişcesine hem sana sahip çıktıklarını söylediler hem de peyderpey, bize bıraktıklarını “ya değiştirdiler ya unutturdular ya da yok edip gittiler…”
Hem seni unutturmaya çalışırlarken hem de senin izinde gittiklerini söylemekten çekinmediler…
*
“Bugün neredeyiz?” derseniz, çok da fazla yol almış değiliz Atam…
Çok da fazla mutlu da değil senin ülkeni emanet ettiğin gençliğin…
Ne yarınlarından umutlu, ne de bugünlerinde mutlu ve huzurlular…
Her iktidar döneminde türeyen zenginler, miras yediler hariç, geri kalan kesim mutsuz ve umutsuzlar senin ülkende…
Gençlik bilinmez bir hayranlığın içinde ya, sormayın gitsin.
Bu hayranlık ne sana, ne de senin bıraktığın, uğruna canlar verilen bu topraklara…
Bir AB hayranlığı tutturmuşuz gidiyoruz…
Ne tavizler verdik ne yalvarmalar, yakarmalarda bulunduk bir bilseniz…
Şimdilerde her şeyimize de karışıyorlar…
Evet duble yollar yapıldı memlekete, ama kurduğun fabrikaların kökünü kazıdık şükürler olsun…
*
İşte bizler bu şartlarda senin ölüm yıldönümünü kutluyoruz…
İşte böyle, böyle 72 yıl olmuş seni uğurlayalı…
İlk yılları bilemiyorum, ama şimdilerde seni çoktan unuttuk…
Seni özlediğimizi söylesek de; yaptıklarımızla söylediklerimiz birbirlerini hiç tutmuyor…
Sana ihtiyacımızın olduğu yönünde nutuklar atmamız çok da samimi değil…
İşte bu yüzdendir ki 72 yıl sonra “Senin eserin, senin eserin olmaktan çıktı” maalesef…
*
Kurduğun parti bile yıllardır kendi içinde depremler yaşayıp duruyor…
Kendileriyle uğraşmaktan, ülke sorunlarıyla uğraşmaya zamanları kalmıyor olmalı ki, bir türlü bu zamana kadar bu ülkenin insanına kendilerini anlatmayı başaramadılar…
Şimdi senin partinin başında adı ‘Kemal’ olan biri var ve yıllardır iktidara gelemeyen fırkanı (partini) iktidara taşımak için çırpınıp duruyor.
Senin yaptığın devrimlerini -çağa uygun bir şekilde,- Türkiye’nin gelişmişliğinin lokomotifi olacak şekilde yapmak için didiniyor ve ne engellerle karşılaşıyor bir bilseniz…
Zayıf ve çelimsiz gibi görünse de inançla ve inatla devrimlerinin peşinden koşuyor…
Senden sonra özellikle son yıllardan senin halkını; yani çiftçini, esnafını, sanatkârını zanaatkârını, sanatçını unutanlara yeniden hayat vermek için çırpınıyor.
Nereye varır, nasıl olur bilemiyorum.
Bu şartlar altında “Yerinde huzur içinde uyu” diyeceğim, ama diyemiyorum ki!
0 yorum:
Yorum Gönder