AĞRI’DA İZMİRLİ BİR TRAFİK POLİSİ
Türkiye’nin en uç köşesindeyiz.
Ağrı’dayız.
Şehir merkezinde aracımızla gidiyoruz ve bir trafik polisi çeviriyor bizi…
Olağan uygulamalardan birini gerçekleştiriyorlar…
Duruyoruz.
Benim emniyet kemerim takılı, arkadaşımınki ise değil.
Biraz da uzunca boylu olan İzmirli trafik polisi arkadaşımın açtığı camdan eğilerek benim için; “Yanınızdaki yolcuya teşekkür etmek istiyorum, bir sürücü olarak size ise teşekkür etmiyorum” dedi.
Ben de içimden “Tamam!” dedim. “Şimdi cezayı kesecek!” demeye kalmadı, trafik polisi içimi okumuşçasına “Size ceza kesmeyeceğim.” dedi arkadaşıma. “Ancak, yaptığınız hiç de doğru değil. Lütfen bundan sonra emniyet kemerini, emniyetiniz için takmayı ihmal etmeyiniz.” dedi.
Ben ve arkadaşım İzmirli trafik polisinin bu tavrı karşısında kala kaldık.
Ne ben ne de arkadaşım bir şey söyleyebildik!
Arkadaşımın sürücü belgesini ve aracın ruhsatını istedi, daha sonra her hangi bir eksikliğin olmadığı anlaşılınca evraklarımızı bize teslim etti.
Yüzü asık değildi…
Tebessüm ediyordu…
Ancak o tebessümün altında; bizi bekleyenlerin olduğunu anlatıyordu.
Sonra da “İyi yolculuklar” dileyerek bizi uğurladı.
Şaşırdım…
Önce, son derece kibar karşılanıyoruz…
Emniyet kemeri takılı olmadığı halde bize ceza kesilmesi gerekirken uyarılıyoruz.
Aslında bunların hiç birine şaşırmamak gerek, biliyorum.
Biliyorum ama yaşanan onca olumsuz örnekten sonra şaşırıyor insan işte…
*
Ancak hemen söyleyeyim ki son derece kibar ve bir İstanbul beyefendisi olan arkadaşım Muharrem Bey, trafik polisinin bu nazik ve örnek davranışı karşısında hiç bir şey söyleyemese de yüzünün kızarmış olması, yaptığı şeyin kural ihlalinin ötesinde başka bir şey olduğunu çoktan fark ediyordu.
Ve yapılan o uyarının cezadan çok daha etkili olduğunu söyleyebilirim.
*
Bu olayı neden yazma gereği duydum?
Öncelikle söylemeliyim ki ceza, her zaman caydırıcı olmuyor. Bazen caydırıcı olmanın ötesinde tahrik edici bile olabiliyor…
Emin olun, trafik polisinin arkadaşıma söylediği, “Size teşekkür etmiyorum” sözü, onun üzerinde müthiş bir etki yapmış ve “Memur Bey keşke ceza kesseydi!” demekten kendini alıkoyamamıştı.
*
Yaklaşık on iki yıl ‘Trafik Kuralları ve Mevzuatı Usta Öğreticiliği’ yapan birisi olarak, Ağrı’daki trafik polisinin bu yaklaşımından etkilendiğimi sizlerle paylaşayım istedim…
Biliyorum hiç kimse, bir başkasını kendisinden daha fazla düşünemez.
Galiba trafik polisleri hariç…
Onlar bize “Keşke!” değil “İyi ki!” demeyi öğretmeye çalışıyorlar…
Kimi zaman zorla, kimi zaman küçük bir tebessümle…
Bazen sert bir şekilde belki; bazen de sitemler ederek…
Tek hedefleri başkalarının acı tecrübelerini yaşamamamız.
*
Ağrı da İzmirli bir trafik polisi…
Ciddi, samimi ve eğitici…
O uygulamada belki onlarca sürücüyü uyardı. Ama o bilsin ki, arkadaşıma emniyet kemerini takma alışkanlığını da kazandırdı.
Ağrı’daki İzmirli trafik polisine en içten teşekkürlerimle…
0 yorum:
Yorum Gönder