web 2.0

25 Ekim 2010

20101026 - DERBİLERİN FAVORİSİ YOK

DERBİLERİN FAVORİSİ OLUR MU HİÇ!

Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde bir gerçek daha ortaya çıktı.
Evet, derbilerin favorisi yok…
*
İki takım da müthiş oynadı, ama kale direkleri arasına o meşin yuvarlağı bir türlü gönderemediler.
Hatta henüz oyunun başlarında girecekti ki, Gökhan gönül tarafından engellendi…
Ondan sonra karşılıklı akınlar…
Hırs…
Hırsın da ötesinde derbiye hiç de yakışmayan kasıtlı darbeler…
*
Bu insanların mesleği top oynamak değil mi, anlayamıyorum…
Nasıl oluyor da ekmeğini bu işten kazanan biri meslektaşının bacaklarına sakatlama pahasına acımasızca tekme, darbe vurabiliyorlar?
Nasıl oluyor da meslektaşının bir sedyeyle oyun dışına çıkarılışına seyirci kalabiliyor. Sonra da akşam evinde rahat uyuyabiliyor!
Anlamak güç!
Bu derbide de aynı şeyler yaşandı…
Kıran kırana futbol kasaplığı…
Evet, kazara olabilir…
Oyunun heyecanıyla kafa toplarına çıkarken çarpışmalar olabilir…
Ya bacaklara, baldırlara kasıtlı olarak indirilen krampon darbelerine ne demeli?
Bu, meslektaşının geleceğini karartmak değildir de nedir?
Ocağına incir ağcı dikmenin bir başka türü değil midir?
Hep söylüyorum.
Ben futbolun bir spor olduğuna, inanamıyorum…
Ne kardeşlik, ne dostluk…
Burada; tekmeleyen, vuran, kıran küfür eden, daha doğrusu saha içinde ve saha dışında spora yakışmayan ne kadar tavır, davranış, hareket ve söylem varsa futbol sahalarında hepsi var…
Ve bunun adı da spor…
Ve bu sporu da zeki, çevik ve ahlaklı olanlar yapıyor!
Ahlaklı olanlar, vicdanı olanlar, ahlaklı ve vicdanlı bir şekilde kendi meslektaşlarını meslekten men etmek adına bütün hatlarıyla darbeyi indiriyor…
Ve bu da bir spor oluyor.
Öyle olsun bakalım…
*
Pazar günü Fenerbahçe’nin yenilmesini istedim…
İçim istemese de “Bu sefer Galatasaray kazansın” diye seslendirdim dost meclislerinde…
Ama olmadı…
Az kalsın oluyordu ya, olmadı işte. Şans Fenerbahçe’den yana oldu…
*
Galatasaray bu işte…
Türkiye’nin en büyük ve en köklü kulüplerinden biri…
Pazar günü Şükrü Saraçoğlu’nda “Fenerbahçe’yi şaşkına çevirdi” desem, abartmış olmam herhalde…
Müthiş bir derbi maçı seyrettik…
Heyecanlı, atak ve her iki takımın da kazanmaya kilitlenmiş olduğu bir maç…
“İyi oynayan kazansın” dileğimizdi…
İki takım da iyi oynayınca kazanan olmadı…
Bence bu maçın galibi; bu maçı hem stattan ve hem de televizyonları başında seyreden seyirciler oldu…
Keyifli, heyecanlı, hop oturtan ve hop kaldıran ve bir çırpıda sona eren bir 90 dakika izlediler…
Keşke o kasıtlı atılan tekmeler de olmasaydı…
Keşke…
Fenerbahçe güzel top oynadı, ama Galatasaray kazanmaya inanmıştı…
Dedik ya derbilerin favorisi yok…


0 yorum:

Yorum Gönder