web 2.0

17 Ekim 2010

20101018 - İYGAD'A ZAMAN TANIMAK

İYGAD’A ZAMAN TANIMAK!

İYGAD Başkanı Murat Abdullahoğlu ile bir araya geldik.
Önce İYGAD merkez ofiste sözleşmiştik. Ancak Haberveriyorum Gazetesinde buluştuk.
Pastalı, çaylı; tatlı, bir o kadar da sitem ve serzeniş dolu bir toplantı oldu.
Birbirimizi tanıma, anlama toplantısı oldu bir anlamda…
Birbirimize olan önyargılarımızın giderilmesi bakımından fena da olmadı.
Özellikle benim kendilerine haksızlık ettiğim söylenildi…
Belki de haklılardı!
*
Sabırlı olmak gerektiğini, çoğu yazılarımda yazmışımdır…
“Sabır, kuvvetin diğer adıdır,” denilen sözü o kadar çok beğenirim ki, büyük adamların ‘büyük’ oluşlarının altında ‘sabırlı’ oluşları yattığına inanırım.
Heyecanını, öfkesini ve hırsını yenebilmenin yattığına…
Bazen haklı yazılarımızda bile, erken yazıldığı için ‘haksız’ konuma düşebiliyoruz.
Zaman zaman ben bunu yapamıyorum işte…
Tez canlılığım bunu körüklüyor.
Elbette bunun arkasına sığınmak doğru değil…
Doğru olan, gelişmeler olgunlaştıktan sonra yorum yazmak.
Hiç kimsenin etkisi altında kalmadan…
Öğreniyoruz işte…
Her yaşta, her yeni yaşanılmışlıkta yeni şeyler öğreniyoruz…
Yapılan haklı eleştirilerle, ‘sabretmek gerektiğini’ öğreniyor, her seferinde olgunlaşma yolunda bir adım daha ilerliyoruz…
*
“Bize haksızlık ettiniz” diyor İYGAD Başkanı Abdullahoğlu.
“Daha henüz ne olduğumuzu bile anlamadan eleştiri yağmuruna tuttunuz” diyor.. “Hele biraz zaman verin… Önce söz verdiğimiz projelerimizi hayata geçirelim. Olağan kongre zamanı gelsin, o zaman ne söyleyecekseniz söyleyin. gibilerinden tatlı-sert sitemler ettiler…
 “Seçim bitti.” diyordu. “Kazanan kazandı, kaybeden kaybetti. Bundan sonrasında derneğimize sahip çıkmak gerek. Yapıcı eleştirilerle katkılar sunarak… Ama dedi-kodu yapmadan, karalamadan, çamur atmadan, üyelik sorumluluklarımızı yerine getirerek… Derneği küçültmeden… Eksiğimiz olabilir, yanlış da yapabiliriz, ama takım çalışmasından da asla vazgeçmeyiz. Kendi içimizde; ne benim ne de yönetim kurulu arkadaşlarımın liderlik ve ‘ben’lik duyguları var.  Hırsımız var elbette. O da takım ruhunun geliştirilmesi ve o takım ruhuyla üyelerimize verdiğimiz sözümüzü tutmak. Sonrasında da zaten iki ayımızı geride bıraktık, dört ay sonra da genel kurulun karşısına geldiğimizde -hiç kuşkusuz- gereği yapılır. Ama şimdi eleştirinin bu kadar erken ve acımasız olması çalışma heyecanımızı baltalıyor.” diyordu.
Bu serzeniş haksız mıydı?
Nasıl ki Başkan Abdullahoğlu’nun bana olan önyargıları doğru değilse, ona ve onun yönetimiyle ilgili erken yaptığım eleştiri yazıları doğru değildir, diye düşünsem de “Bunda karşı tarafın hiç mi suçunuz yok?” diye de kendime sormadan edemiyorum.
*
Yine de bundan sonra suçlu aramayı bırakmak gerek…
Sabırla ve metanetle arkadaşlarımızın çalışmalarını izlemek, bizlerden destek isterlerse (-ki ben kendi adıma gereğini yaparım) destek vermek gerek.
Sonra da; dört ay sonra yapılacak olan olağan genel kurula gitmek…
En doğru kararı da orası verir herhalde…

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Yunus abi...
İYGAD'ın eleştirildiği falan yok. Ortada eleştiri yağmuru da yok. Kongre öncesi Murat'ın organize ettiği yemekte dile getirilen eleştirilerin tek bir tanesi yok. Bizim istifamız mıdır eleştiri yağmuru? Yada Ali Tarakçı'nın yazdığı birkaç satır yazı mı? Başka bir şey hatırlıyor musun? Ortada olan tek şey İYGAD başkanının kendi hayal dünyasında ürettiği şeylerdir. Yalan, iftira ve dedikodudan başka bir şey yok ortada. Ve bu yalan, iftira ve dedikodularına İYGAD'ı da alet ediyorlar. Murat'ın bana cevaben yazdığı yazıyı İYGAD sitesinden okumuşsundur. Bu kadar yalanı bir araya getirmek bir sanattır, şapka çıkarıyorum.Ve bu konuda son sözümü İYGAD'ın sitesindeki haberin altına da yazdım. Tabi yayınlayabilirlerse. Ne mideim; Secaat arz ederken merdi kıpti sirkatin söylermiş.
Umut Veli DEVELİ - Kent Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Yorum Gönder