BUNUN ADI ‘KADER’ MİYDİ?
Sahi; Marmara gemisiyle Filistin’e yardım için gidilmişti de İsrail gemiyi durdurup, dokuz vatandaşımızı öldürmüştü ya hani…
Büyük törenle gönderilmiş, “Gideriz, karşımıza çıkarlarsa biz de gereğini yaparız,” denilmişti. Sonra da İsrail askerleri gemiye girerek -öyle direnme, karşı koyma gibi bir durum dahi olmamasına rağmen- 9 masum vatandaşımızı katletmişlerdi ya…
Daha doğrusu büyük bir diplomatik skandala imza atılarak o insanların ölümlerine neden olup, sonra da “Şehit oldular” uydurmacası öne çıkarılmıştı ya, işte o olayla ilgili herhangi bir gelişme var mı onu merak ediyorum?
Ne bileyim ölenlerin aileleri için neler yapıldı, onlar nasıl teskin edildiler -daha doğrusu teskin edilebildiler mi?- merak ediyorum…
*
Canlarını kaybedenlerin yakınları, yaşanan bu skandalla ilgili olarak bugüne kadar herhangi bir yaptırım girişiminde bulundular mı, konuyla ilgili hukuki süreç başlatıldı mı merak ediyorum?
Çünkü birilerinin ucuz kahramanlık gösterişi için dokuz vatandaşımızın boşu boşuna ölmelerini de hâlâ hazmedemiyorum.
Kimse bana bu ölümlerin ‘boşu boşuna!’ olmadığı söylenmesin!
Onun için diyorum ki “Ölenlerimiz öldükleriyle mi kaldılar acaba?”
Bunda devletin, hükümetin, bu işi organize edenlerin hiç mi ihmalleri yok?
Demek ki “İhmal yok(!)”
“Ne var peki?”
“Kader var. Kadere kurban gitmek var…”
“Alın yazılarında öyle yazılmışlık var…”
Yoksa bugüne kadar bu insanların sessizlikleri, feryatlarının duyulamayışı, -beki de- bu yaşanmışlığın bir- ‘kader’ olarak kabul edilmesidir.
Eğer öyle değilse, bir sonuç alınamayacağı bilindiğinden, acıların yüreklere gömülmüş olması mıdır, orasını bilemiyoruz.
“Acaba hiç mi ihmal yok?”
Demek ki yok…
Demek ki ‘kader’e teslimiyet daha ağır basıyor.
Oysa yüzde bir yaşama umudu için insanlar bütün olanaklarını seferber ederlerken, sonucun yüzde yüze varan bir oranla böyle olacağı bilindiği halde, diplomatik girişimlerin yeterince sağlıklı sürdürülememesi sonucu bu dokuz insanımızın İsrail tarafından katledilişi nasıl açıklanabilir?
*
Böylesine bir ihmalle -maalesef- ilk kez bu dönemde karşı karşıya geliyoruz…
Diplomatik beceriksizliğin, adı (Belki de diplomatik yaşamdan, kaderci yaşama geçiş) belki de ilk kez böylesine bir bedel ödetti.
Ve nedense bu beceriksizlik, kendi sessizliğinde kaybolup gitti…
Neredeyse hiçbir yaygın basın (ki çoğu zaman eski olayları ısıtıp ısıtıp kamuoyuna sunarlarken) bu konuyla ilgili neredeyse hiçbir haber geçmiyor…
Belki de onlar da bu olayın hafızalardan çoktan çıkıp gittiğini düşünüyorlar herhalde.
Belki de onlar için de bu olay bir ‘kader’di ki sineye çekildi.
Yoksa bu sessizlik niyedir?
*
Ne bileyim bunları merak ediyorum işte…
Bilmek istiyorum…
Gerçekten de bunun adı ‘kader’ miydi?
0 yorum:
Yorum Gönder