web 2.0

29 Temmuz 2010

20100729 - YİNE BİR İYGAD YAZISI

YİNE BİR İYGAD YAZISI

Belki de hiç bir şeyi bu kadar çok özlemedim…
Bu kadar çok önemsemedim…
Bu kadar çok gerekliliğine inanmadım…
Örgütlü yaşamak…
*
Nazım Hikmet“Bir ağaç gibi tek ve hür/bir orman gibi kardeşçe yaşamak” derken; kişinin tek başına yaşamanın doyumsuz güzelliğini anlatırken (belki bu dizenin içinde biraz da bencillik var gibi geliyor bana), bir orman gibi kardeşçe yaşamanın da tadına doyum olmayacağını anlatmaya çalışmıştı bu küçücük iki dizede…
Tek ve hür yaşamak; kişinin sadece içinden gelenlerini istediği gibi yapabilmeyi yaşamaktan öte bir şey vermezken, bir orman gibi kardeşçe yaşamak; hayata dair ne varsa paylaşmanın tadına doyum olmaz güzelliğini saklamıyor mu içinde?
Sıkıntıların paylaşılarak çözülmesini…
Başarısızlığın paylaşılarak giderilmesini…
Güzelliklerin paylaşılarak yaşanmasını…
Yokluğun paylaşılarak ortadan kaldırılmasını…
Varlığın paylaşılarak rahatlığa kavuşulmasını…
*
Ama bunu İYGAD (İstanbul Yerel Gazeteciler Derneği) yöneticileri ‘bir orman gibi kardeşçe yaşamanın güzelliğini’ ne kendilerine yaşatabildi ne de üyelerine….
İYGAD tek başınanın hür oluşunun rahatlığını -belki de biraz da olsa bencilliğini- yaşamak istedi. O istedikçe de bir çıkmazın içine düşüldü…
*
Ardından önce sessiz, sonra az duyulur, daha sonra yakın çevre, sonra avazı çıktığı kadar bağırılır…
“Kendi dünyanızdan kopun ve diğer dünyalarla da buluşun” denilir…
Yine duyulmaz…
“Sıkıntıları paylaşın, toplanın, bir araya gelin, düşünceleri birbiriyle kaynaştırın, yanlış yapılıyor, ileride daha büyük sıkıntılar doğuracak” denilir…
Yine bilinen yoldan ‘tek ve hür’ gidilir…
Düşüncelerin kaynaştırılması pek istenmez nedense…
Tek ve hür olan ‘düşüncenin gücü’ etkisini biraz daha sürdürür…
Diğer düşüncelerin önemi yoktur…
*
Sonra…
Sonra uzun ve derinden sessizlikler, bir türlü gerçekleşmeyen ama hep beklenen icraatlar bir türlü yapılmaz…
Bahane, şahane…
Hep vardır zaten…
Yeter ki bir şeyi yapmak istemeye görsün gönlümüz bahanesi kesinlikle ve hemencecik bulunur…
İstifa da edilmez, icraat da yapılmaz bir türlü.
*
Sonra rahatsızlıklar hat safhadadır…
Hep zaman öldürülür…
Ne yazıyla anlatılır dertler ne de sözlü olarak…
Şu son günlerde iki lafın beli kırılacaksa konu İYGAD’a gelir, istesek de istemesek de…
Ve İYGAD yöneticileri ortalıkta dolaşan seslerden, benim gibi ulu orta, ikide bir -kimilerine göre gereksiz- yazdığım yazılarımdan bıkmışlardır.
Ve sonuçta isyan edilir…
Ağzına ne gelirse konuşur İYGAD’ın en tepesindeki…
“Alın derneği nerenize isterseniz…” denir. “Ben de kurtulayım, siz de rahatlayın…”
*
Ve İYGAD’DA bu döngünün sonuç sözcüğü ağustostur.
Bu güne kadar çıkan bütün, söylentilerin, gerçek ya da gerçek dışı ortaya atılanların son bulacağı tarihtir ağustos…
Başkan devredecektir İYGAD’I… Söz vermiştir.
Nesi varsa…
Öyle diyor çünkü. “Ben de kurtulayım, siz de rahat edin” diyor.
Oysa kimsenin ondan kurtulmak istediği de yoktur aslında.
Ama herkesin; İYGAD’A sahip çıkılması için gayret göstermesiydi dertleri, ama olmadı. Olamadı.
*
Kimin kime kızmaya hakkı var…
Tek sorun “Tek ve hür” yaşamayı çok iyi becerebilirken, “Bir orman gibi kardeşçesine yaşamayı, paylaşmayı” öğrenememizde…
*
Ağustos geldiğinde ne olacak?
O zaman hep beraber göreceğiz.


0 yorum:

Yorum Gönder