web 2.0

29 Temmuz 2010

20100730 - SICAKLAR BUNALTIYOR

Galiba Türkiye’min her tarafı sıcaktan yanıp kavruluyor...
Arada bir yağmur varlığını hissettirse de ya buram buram ter akıtıyor insan, ya da sıcaktan nefes alamaz duruma geliyor.
*
Önceki gün Samsun’daydım...
Bir ara dışarıda sıcak 41 dereceyi bulurken, nefes alamadığımı hissettim.
Bir tarafta bunaltan sıcak, diğer tarafta vücudun her tarafını ele geçirmiş olan yapış yapış ter...
Ne Bunaltan sıcağa gücü yetiyor insanı ne de insanı sırılsıklam sarıp-sarmalayan ter’e...
İstediğin zaman gidip de üstünü de değiştiremiyorsun...
Bir sıcak bir soğuk devam ediyor...
*
İstanbul’da yaşayanlar pek de İstanbul’un bunaltıcı havasından dert yanmasınlar...
Önce bir Samsun’u görsünler, sonra İstanbul’a dönüp, “Ey Aziz İstanbul! Biz senin hakkını yemişiz” diyecekler mi demeyecekler mi o zaman öğrenirler...
Olmaz böyle şey!
Bunaltan sıcak ve tuzlarını vücuda bırakan ter...
Ve bu durumdan muzdarip olan bizler tabi...
*
Neyse ki, perşembe günü sabah İstanbul’a dönmek için Samsun Çarşamba havaalanına varıyoruz ve havaalanı içindeki serinleten klimalardan dolayı rahat bir nefes alıyor insan...
Yok! Orada da rahat yok.
Bu sefer de görevliler sıkıyor insanı...
Saat 08.00 ila 09.45 arası dört uçak kalkacak ve kontuarda sadece bir tek görevli...
Cheek-in işlemlerin yapıldığı makinelerden ikisi de bozulmuş ve biniş kartı verilemiyor...
Yolcu kuyruğu neredeyse havalını içinde bir yılan gibi bir baştan bir başa kıvrım, kıvrım olmuş.
İnsanlar burunlarından soluyorlar...
Bir türlü kuyruk ilerlemiyor...
Zaman yanaşıyor...
Çözüm bulabileceğin tek bir yetkili yok.
Sorduklarımız da: “Çelebi personel almıyor. Burada da personel yetersiz...” diyorlar.
Kontuar görevlileri “Nasıl olsa battı balık yan gider” düşüncesiyle kuyruğun uzun ya da kısa olması pek de umurlarında değil gibi görünüyor.
Olursa olur, olmazsa olmaz...
Öyle ya onların yapabilecekleri ne var ki?
Polisin de güvenlik görevlisininin de yapacağı bir şey yok...
DHMİ görevlileri de bu işe karışmaz...
Kimin işi?
THY’nin.
O da vermiş sorumluluğu Çelebi AŞ’ye...
Taşeron da sıkıntılı insan bulamıyor...
Bulsa bile asgari ücret verdiği için (konuştuklarımın bir kısmı öyle diyor çünkü) personel uzan süre durmuyor...
Velhasıl olan yolcuya oluyor...
Hatta o arada küçük bir de ‘şenlik’ oldu....
Uçağa binmek için bekliyoruz. Beş kişili bir aile biletleri ellerinde okadar kişinin gözü önünde otomatik kapıdan çoluk çocuk çıkıp -hiçbir işlem yaptırmadan- doğru uçağa gittiler.
Bu durum bir iki dakika sonra fark edildi ve güvenlik görevlisi arkalarından koşup uçağa binmeden yolcuları geri getirdi...
Buyurun efendim...
Ne düşünürseniz düşünün!..
*
Ben diyorum ki bu da ya Samsun’un bunaltıcı havasının etkisi, ya da asgari ücretin etkisi beyni durdurma noktasına getirdiğinin göstergesi mi acaba?
Yani durum bu noktada...
Sonunda uçağa bindik ve İstanbul’a bizi serinleten bir hava içinde İstanbul’a uçuyoruz...
*
Galiba Türkiye’min her tarafı sıcaktan yanıp kavruluyor!



0 yorum:

Yorum Gönder