“BİZE BİRŞEY OLMAZ!”
Elazığ’dan İstanbul’a dönüyorum.
Uçak, birkaç koltuğu saymazsak dolu…
Uçağın içinde yerleşme sırasında koridoru tıkayan yolculara yönelik yüksek uyarılar rahatsız edici boyutlara ulaşabiliyordu.
Uçağın merdiveni çekilip de uçak uçuş pistine doğru ilerlerken başhostesin, Elazığ- İstanbul arası 1 saat 40 dakika olarak anons etmesiyle birlikte uçağın içini bir sessizlik kapladı.
Uçak, uçuş pistinin başında bekliyordu. Yanımdaki vatandaş telefonunun diğer ucundakine, ‘uçağın hareket etmekte olduğunu ve 11.30-12.00 gibi Atatürk Havalimanı’na ineceği, bilgisini veriyordu sessizce.
Bu arada yanımdakini ‘telefonunu kapatması konusunda uyardığımda, bana, “Bize bir şey olmaz!” dedi…
Şaşırdım ve ne söyleyeceğimi bilemedim!
Başhostesin yaptığı “Uçağın elektronik donanımına zarar verdiğinden ve uçuş emniyetini tehlikeye düşürdüğünden…” diye başlayan uyarı anonsu, bizim bu vatandaşın hiç de umurunda değildi.
“Bize bir şey olmaz!” diyordu, tebessüm ederek, bu kez de başhostese yanıt veriyordu.
*
Uçağın, uçuş pistinde hız yapmaya başlamasıyla birlikte vatandaş telefonunu kapatırken çokbilmişlikle bana dönerek, “Merak etme bize bir şey olmaz!” dedi yeniden…
Kendisine dikkatlice baktım ama hiç cevap vermedim.
Küçük oğlumun okumam için verdiği JACK LONDON’UN “Demir Ökçe” kitabını bitirmek düşüncesiyle elimdeki kitabı okumaya devam ettim.
Hem kitabımı okuyor hem de “Tuhaf bir durum,” diyorum, kendi kendime…
Bu gibi insanlarda bu rahatlık nereden geliyordu, anlamıyordum.
*
Aklıma Çernobil faciası sonrası radyasyonlu çayların içilmeye devam edilirken, o zaman da “Bize bir şey olmaz!” denildiği aklıma geldi.
Sonra yine yıllar öncesi Doğu Karadeniz sahil şehirlerinin Nataşalar tarafından neredeyse istilaya uğramasıyla birlikte -‘AIDIS’ olduğu bilindiği halde,- hâlâ Nataşalarla cinsel ilişkiye girmekte ısrar eden insanlarımızın “Bize bir şey olmaz!” dedikleri aklıma geldiğinde “Gerçekten biz, biraz tuhaf mıyız neyiz?” diye düşündüm…
Bu cesaretimizin; cahilliğimizden mi yoksa akıllılığımızdan mı kaynaklandığını bilmiyorum ama bizde bir tuhaflık vardı galiba…
*
Bitirmek üzere olduğum kitabımla daha da bütünleşerek bir müddet sonra yine Başhostesin “İniş için alçalmaya başlıyoruz, koltuklarınızı dik, masalarınızı kapalı konuma getiriniz” anonsuyla, Demir Ökçe’yle olan bütünleşmeme ara verip, bir ara yukarıdan yeri seyretmeye başladım…
Sonra, uçağın tekerlekleri Atatürk Havalimanı’nın pistine değer değmez, yanımdaki vatandaş yine cep telefonunu çıkardı ve açtı. Gayri ihtiyarı karşılıklı bakıştık ve tebessümle yeniden “Bize bir şey olmaz!” dedi, kirli sakallı 30-35 yaşlarındaki topluca olan vatandaş…
İçimden halkımızın “Baban da öyle diyordu ama o yolda gitti!” diye söylediği bu argo söz aklıma geldi ya kendisine bir şey diyemedim tabi…
Sadece “Neden biz böyleyiz?” diye düşündüm.
“Gerçekten, biz niye böyleyiz?”
0 yorum:
Yorum Gönder