ONLAR DA EĞLENİYOR, MİLLET DE…
Aslında şu günlerde “Siyaset dışında bir şeyler yazmak gerek,” diyorum kendi kendime…
Örneğin; Edebiyat üstüne…
Dostluk üstüne…
Uçak kazaları üstüne..
Trafik terörü üstüne…
Ne bileyim yazılacak konu o kadar çok ki…
Örneğin ‘Kader ve kadercilik’ üstüne…
Nereden başlamak isterseniz isteyin, siyaset hepsine çelme takıyor, düşürüyor ve bütün olumlu ve olumsuzlukları bir kenara iterek karşımıza çıkıveriyor.
Tıpkı arsız çocuklar gibi…
Her yerde karşımızda, her durumda karşımızda…
Tenekesiyle…
Manşetiyle…
Rüzgârıyla…
*
Bu aralar siyasetin odağında iyi sataşmalar var.
Siyasi literatüre sığmayan, pek de şık olmayan söylemler süslüyor gazetelerin sütunlarını, televizyonların haber bültenlerini…
Hiddetlenmeler, sinirlenmeler var.
Örneğin Sn. Başbakan tutuyor CHP Genel Başkanı Kılıçtaroğlu’na ‘boş teneke’ benzetmesi yapıyor…
Bir başbakanın, her hangi bir siyasi partinin genel başkanına ‘boş teneke’ benzetmesi yapması yakışık alıyor mu gerçekten…
Değil Kılıçtaroğlu’na, hiçbir genel başkan için böyle bir yakıştırma yapılması şık değil.
*
Peki, Kılıçtaroğlu ne diyor “Havuzlu villada altın olmaktansa, halkın arasında teneke olurum” diyor.
Ben bu ifadeyi de CHP’nin sayın genel başkanına yakıştıramadım.
Aslında Sn. Kılıçtaroğlu’nun yapması gereken; kendilerini polemiklerin odağında görmek değil, -kendi değimiyle- iktidar koşusunda eylemleriyle (projeleriyle-çözüm paketleriyle) kendilerini millete kanıtlamaya çalışmaktır.
*
Sayın Başbakan iç dünyasında fırtınalar koparırken: Manşetle gelen manşetle gider… Sabah rüzgârıyla gelen akşam rüzgârıyla gider. Eski genel başkanlarından ibret alsınlar, diyor -ve güya- yeni genel başkanı önemsemiyor, Sayın Baykal’a da gönderme yapmaktan kendini alamıyor.
Bakalım bu işin sonu nereye varacak!
*
Öyle ya, Memlekette edebiyat unutuldu…
Dostluk, arkadaşlık yozlaştı…
Töre cinayetleri, akraba kavgaları dur durak bilmiyor!
Artık kanıksadığımızdan mıdır nedir, trafik kazaları hiç önemsenmiyor bile. Kimsenin üzerine bir şey alındığı da yok zaten.
Manşetler hazır: “Şoför uyudu. Tur otobüsü dereye uçtu. 15 ölü 26 yaralı.”
Peki, şoför niye uyumak zorunda kaldı?
O insanlar niye öldü?
Acaba “Şoförlerin de mi kaderinde trafik kazası sonucu ölmek var?”
*
Diğer taraftan; memlekette hangi yasalar çıkıyor, kimsenin pek bildiği yok…
Sonra İran’ın Uranyum’unu niye biz saklıyoruz, bunun bize ne faydası var…
AB’DE de hangi durumdayız?
AB’NİN verdiği ev ödevlerimizden hangileri eksik kaldı?
Halkoyuna sunulacak ‘Anayasa’ya ‘evet’ ya da ‘hayır’ oyu vermek için yüzde kaçımız bilinçli olarak sandık başına gideceğiz?
Ama Kılıçtaroğlu’nun ‘teneke’ olduğunu(!) başbakanın ağzından öğreniyoruz…
Bu da bize yeter?
Ha bir de Sayın Başbakan “Maden işçilerinin kaderinde ölmek olduğunu” da öğretti bize…
Az şey mi bunlar…
Aldırmayın siz bana…
Memlekette iktidarıyla muhalefetiyle iyi şeyler yapılıyor…
Onlar da eğleniyor, millet de…
(!..)
0 yorum:
Yorum Gönder