DHMİ LİMANLARINDA YAŞANAN FARKLI GÜVENLİK UYGULAMALARI
21 Kasım 2009 günü Bodrum Havalimanı’ndayım ve İstanbul’a uçacağım.
İlk kontrolden geçtik, eşyaları ilk X cihazdan geçirdikten sonra cihazın başındaki memur benim “Bilgisayar, teyp ve fotoğraf makinemin” ne olduğunu tam olarak anlayamamış ki, kibar bir şekilde çantamı açmamı istedi…
Çantamı açtım, şüphelerini giderdim ve sonra da kapatıp oradan ayrılacakken, “Beyefendi adınızı soyadınızı kaydetmemiz gerekiyor,” diye benden adımı soyadımı söylememi istediler.
Önce refleks olarak “Niye ki?” dedim. “Şüphenizi giderdiniz, anlaşılmayanlar anlaşıldı. Hem böyle bir uygulama İstanbul’da yok, Ankara’da yok, Bodrumda niye var?” dediğimde “Biz, görevimizi yapıyoruz” deyip, mantıklı hiçbir açıklama yapmadan “Ben anlamaz, merkez (amirlerim) anlar.” gibilerinden ad ve soyadımı vermem konusunda ısrarını sürdürdü.
Gerçekten doğru ve sağlıklı bir uygulama değildi bu.
Neden değildi?
Çünkü deftere kayıt için sadece ad soyad istiyorlar. Bu kadar şüpheyle yaklaşılan (Emniyet gereği elbette…) bir uygulamada, vatandaşa sadece ad soyad sorarak geçiştirilmesi-yapılmış olmak için yapılan bir uygulama- olmaktan öte bir şey değildi bu…
Tamam, dürüst vatandaşlar ad soyadlarını doğru söylerler. Ya dürüst olmayanlar?
Onlar söylemezlerse ne olacak?
Bu uygulamanın asıl mantığını gerçekten anlamıyorum.
Mademki, güvenlik kontrolü…
Mademki, öncelikli olan vatandaşın can güvenliği ve güvenli uçuş yapmaları…
O zaman bu işi de makul ve mantıklı yapmak gerek…
Hem, çantada sıkıntı yaratan ve güvenliği tehlikeye sokacak bir durum yoksa niye vatandaşın adı soyadı alınır ki?
O zaman doğrudan kimlik isteyin ve kimliğe göre yazın. Hatta işi tam yapın T.C. vatandaşlık numarasını yazın. O zaman vatandaş güvenli ve doğru bir iş yaptığınıza inansın.
Amaç üzüm yemekse, hava limanlarında veya hava alanlarında pek de üzüm yenmiyor gibi…
Bağcı dövülüyor, bağcı eziyet çekiyor, bağcı şaşırıyor…
*
DHMİ’NİN meydanlarında bir de bilgisayar çıkarttırılması var.
Bu bilgisayar kontrolü yalnızca İstanbul Atatürk Havalimanı’nda var ve başka da bir yerde yok…
Bu uygulamayı da anlayamıyorum…
Yeniden başa dönüyorum ve DHMİ (Devlet Hava Medyaları işletmesi)’YE bağlı olan hava limanları ve hava alanlarında vatandaşı şaşırtıcı, tedirgin edici, sıkıntıya düşürücü birbirinden farklı uygulamalar neden yapılır, neden bir birleriyle uyum olmaz anlamak güç?
Galiba o yerin güvenliğinden sorumlu kısım amirlerinin (Biraz da kendilerini sağlama almayla ilgili) uygulamalarından olsa gerek…
Bodrum Havalimanı’ndaki kıdemli bir polis memuruyla konuşuyorum. O da yapılan uygulamaların çok da sağlıklı olmadığını paylaşıyor benimle. Bir öncekiyle örtüşen bir yanıt: “Biz, bize verilen emirleri yerine getiriyoruz.” diyor ve o da noktayı koyuyor.
*
Hayırlısı bakalım…
Olan; vatandaş ile vatandaşı kontrol etmeye çalışan güvenlik görevlilerine oluyor…
İki tarafın da sinir katsayıları yükseliyor.
Hiç de hoş olmayan, istenmeyen, mini bir vatandaş - devlet çatışması yaşanıyor…
Sıkıntının -galiba- önemli bir noktası sorumluların pek de sahada olmamalarında…
Sahaya inilmemesinde…
0 yorum:
Yorum Gönder