BATMAN EMNİYETİNE TEŞEKKÜRLERİMLE…
Geçtiğimiz hafta, perşembe-cumartesi arası Batman’daydım.
Batman’da, bölgenin hassasiyetinden dolayı seminer yapacağımız yer ve saati emniyete bildirmek için bir dilekçe ile Batman Emniyet Müdürlüğü’ne müracaat etmiştim.
Giderken hem kaygılı hem de tereddütlüydüm…
Çünkü, Batman’ın dışarıya yansıyan kargaşalı görüntüsünün huzura kavuşturulmasında en büyük sorumluluğun elbette Batman Emniyeti’ne düştüğünü biliyordum. Bunun için de emniyet görevlilerinin birçoğunun psikolojilerinin bu karışık ortamdan bozulabileceği, bu yüzden de, “Niçin geldin! Bir sen eksiktin!” denircesine, soğuk bir tavırlarla karşılaşacağım kurgularıyla, çantamda dilekçem emniyet müdürlüğünden içeri girdiğimde ilk golü yedim.
Gol bir: Müracaatta güler bir yüz ve “Kiminle görüşmek istediğim” sorusunu soran, son derece kibar bir yaklaşımla, gideceğim yere yönlendiren bir memur…
Allah! Allah! Tuhaf!
Nedir tuhaf olan?
Bu kadar kargaşanın(!) olduğu bir yerde görev yapan bu insanların nasıl rahat ve güler yüzlü olabildikleri tuhaf!
Ben, yönlendirildiğim yere doğru çıkarken bunları düşünüyordum ki, karşımda “Emniyet Şube” yazısı görünüyor ve oradan içeri giriyorum. Çekingen değilim, ama tedirginim. “Dur bakalım burada neyle karşılaşacağım,” diyorum içimden.
Gol iki: Sivil giyimli memurlar beni, -müracaattaki memurun ilgisi ve içtenliğini gölgede bırakan bir yaklaşımla- karşılıyorlar. Çay, kahve, soğuk sıcak ne içmek istediğimi soruyorlar.
Biliyor musunuz insan şaşırıyor böyle durumlarda… Ve “Ne kadar samimiler acaba!” diye de düşünüyor.
Aynı içtenlikle dilekçem incelendikten sonra “Asayiş Şube”ye yönlendiriliyorum.
Emniyet Şube birinci katta, Asayiş Şube beşinci katta.
Asansör var ve ben asansörü kullanmadan merdivenlerden bir koşu Asayiş Şube’ye çıkıyorum.
Ve gol üç: Orada da yaklaşım aynı.
Olmaz böyle bir şey!
Hani yürüyerek de çıktım ya, biraz da yaşlılık var ya (yaş 56)…
Hızlı hızlı nefes alıp veriyorum. Ve “Durun hele önce bir soluklanayım diyerek,” hiç bir şey söylemeden boş bulduğum sandalyeye oturuyor ve biraz dinlendikten sonra art arda “Bir dinlenme kahvesi” içip içmeyeceğim soruluyor.
Ben neredeyim?
Batman Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubede…
Yani stresin en yoğun olması gerektiği bir yerde…
Hayır “Orada stres yok, sakinlik ve vatandaşa ilgi var.”
Dayanamıyorum ve memurlara soruyorum “Beni şaşırtıyorsunuz! Siz, buraya gelen herkese böyle misiniz?” diyorum. “Evet, buraya gelen her vatandaşa karşı böyleyiz” yanıtını alıyorum.
Sonra dilekçem, orada da biraz elden ele dolaştıktan sonra, beni tekrar Emniyet Şube’ye gönderiyorlar. Emniyet Şube’deki memurlarla oturup karşılıklı birer bardak (onlar demli, ben açık) çaylarımızı içtikten sonra, dilekçeme de yanıtımı alıp, büyük bir mutlulukla oradan ayrılıyorum.
Mutlulukla ayrılış nedenim; dilekçeme yanıt alışım değildi emin olun.
Ekranlardan soğuk ve itici görünen bu insanların (ben buna –biraz da- önyargı diyorum) öyle olmadıklarına Batman’da da şahit oluyorum…
Evet, Beş parmağın beşi bir olmuyor işte.
Buradan, Batman Emniyeti’nin hem Emniyet Şube hem Asayiş Şube’deki görevlilerine -ön yargımın önemli bir bölümünü yıktıkları için- en içten teşekkürlerimi sunuyorum…
0 yorum:
Yorum Gönder