CUMA YAZISI
Epey zamandır Cuma yazılarını yazamadım.
Bu süre içinde sizinle paylaşacak meğer ne kadar da çok konumuz, ne kadar da dertlerimiz olmuş.
Hep diyoruz ya hani, benim memleketim bereketli haber kaynağıdır....
Her şeyiyle...
İnsanıyla, doğasıyla, politikacısıyla, işçisiyle, işvereniyle...
İyisiyle, kötüsüyle...
Cinayetiyle, can kurtaranlarıyla...
Doğrusuyla, yanlışıyla; samimisiyle, samimiyetsiziyle...
Velhasıl, ders alınacak o kadar çok ibretlik yanımız var ki, ben, bu hafta umutlarına kavuşanlarla hâlâ umutlarının peşinden umutla koşanlar ve umutlarını başka bahara bırakanları, yani milletvekili aday adaylarının durumlarını sizinle paylaşayım istedim.
Onların durumlarını milli piyango alınmış da çekiliş günü bekleyen, o gün gelene kadar da ne kadar hayaller varsa hayallerine gömülenler olur ya hani; onunla yatılır, onunla kalkılır ya ...
Çekiliş günü gelip de amorti bile çıkmayınca bütün hayaller yıkılır, bir anda gerçek dünyaya dönülür ve yeniden ayakları yere basmaya başlar ya...
Anlayacağınız, umutlar başka çekilişlere bırakılır ya, işte ona benzetiyorum.
*
Kendilerine büyük ikramiye çıkanlar, zaten hayallerini gerçekleştirecekler. Kaldı ki o kişiyi kendi haline de bırakmazlar ki!
Tıpkı büyük ikramiye çıkan kişiye, bankalar “Paranızı bizim bankada değerlendirin, şöyle kazancınız olur, böyle kazancınız olur,” derler ya hani, seçilme garantisi olanların da etrafında kendilerinin o kadar çok akıl hocaları olur ki hiç sormayın!
Para, destek, ilgi ve alâkanın hattı hesabı yoktur...
O kadar çok sevilir, o kadar çok önemlidir ki sormayın gitsin!
Kendisi bile, kendisinin bu kadar ‘önemli’ olduğunu, ilginin bu kadar yoğun olabileceğini, milli piyangodan büyük ikramiye (seçilebilecek sıralama) çıkıncaya kadar, farkında bile değildir...
Yani efendim, büyük ikramiyeyi kazananlar bir şekilde keyfince döşenirler ya paranın koltuğuna; olanlar da önce milletvekilliğin dokunulmazlık zırhını giyecekler, arkasından da isimlerinin başına aldıkları ‘sayın’ sözcüğünün getireceği olanaklara keyiflerince kurulacaklardır kuşkusuz.
Onlar erecek muratlarına, diğerleri de çıksın kerevetine...
Allah sağlık sıhhat versin de gerisi önemli değil!
*
Ya küçük ikramiye çıkanlarla kendilerine amorti gözükenler ne yapacak?
Onlar, büyük ikramiye çıkanlar kadar sevinemeyecek tabi...
Elbette hâlâ umutlarını sürdürmeye devam edecekler...
Kendileri tarafındaki havanın; açık ya da kapalı, puslu ya da bulutlu oluşuna bakacaklar...
Esen rüzgârı, rüzgârın şiddetini izleyip duracaklar...
Hani, rüzgâr kendilerinden yana şiddetlenirse onlar da umutlanacaklar anlayacağınız...
*
Sonuç itibariyle seçim gününün ertesine kadar gel-gitler yaşanacak ve yürekleri dayanabilirse dayanacak...
Sonra?
Sonra da 13 Haziran günü “ak-kara” ortaya çıkacak ve hayalleri gerçekleştirecek olanlarla, hayallerinin peşinden gitmeye devam edecek olanlar, yol ayrımından sonra birbirlerinden öylesine ayrılacaklar ki sormayın gitsin...
*
Ama Allah, kimseyi şaşırtmasın...
Ve “Hayır denilen şeyde şer, şer denilen şeyde hayır” olduğu da sakın unutulmasın!
Yazgınızın ve emellerinizin iyi olması dileğimle...
0 yorum:
Yorum Gönder