web 2.0

17 Nisan 2011

20110318 - BUGÜN, UZUN ZAMANDIR ARAMADIĞINIZ BİR DOSTUNUZU ARASANIZ DİYORUM HANİ!

BUGÜN, UZUN ZAMANDIR ARAMADIĞINIZ
BİR DOSTUNUZU ARASANIZ DİYORUM HANİ!

Bugün yine  bir cuma, ama yeni bir cuma…
Aslına bakarsanız ben. bugün oldukça keyifli olabileceğimi düşünüyorum.
Öncelikle söyleyeyim. çok şükür sağlığım yerinde, eşim ve çocuklarım yanımda. Zaman zaman ortalıklarda gözükmediğimde merak edip de arayıp soranlarım da var…
Az şey mi bunlar?
Değil tabi. Üstelik de çok büyük zenginlik. Bu yüzden de kendimi zengin de sayabilirim.
*
Çok şeyde gözüm yok (Kendimi bildim bileli yoktu zaten).
Olur olmaz  hiçbir şeyi dert etmem…
Kendimi bildim bileli kişisel çıkarlarım için hiçbir arkadaşımı  kırdığımı hatırlamıyorum.
Öyle her şeyi de dert etmem doğrusu. Çünkü dertler bir gelmeye başladı mı, ardı arkası  kesilmiyor. İyisi mi tedbiri baştan almak gerek.
*
Zaman zaman görmediğim dostlarımı, arayamadığım arkadaşlarımı, geçmişte bir şeyler paylaştığımız kısa veya uzun süreli yol arkadaşlarımı arayıp, hal ve hatırlarını soruyorum…
Bu beni ne kadar mutlu ediyor biliyor musunuz?
Uzun zamandır seslerini duyamadıklarımın seslerini duyduğumda, müthiş keyif alıyorum…
İnsanın hücreleri yenileniyor biliyor musunuz eski dostları görürünce!
Eski dostlarla “Havadan sudan” da olsa konuşunca kuş  gibi  hafifliyor insan, bir hoş oluyor.
Hiç dikkat ettiniz mi siz?
Bakın söylemedi demeyin! Müthiş keyifli oluyor, kesinlikle tavsiye ederim…
Onun için yıllardır görüşmediğiniz dostlarınızın sesini ısmarlayın veya sesinizi gönderin onlara…
Hatta sürprizler yapıp ziyaretine gidin, derim.
İnsanı müthiş duygulandırıyor…
*
İlk adımı siz atın…
İlk selâmı siz verin…
Küsseniz bile önce siz barışma teklifini yapın.
Ne kaybedersiniz ki?
Meselâ bu cuma, yani bugün onu yapın işte…
Eğer varsa böyle bir küskünlüğünüz, dargınlığınız, varın İlk barışma teklifi sizden gelsin. O, isterse bu  teklifinize karşılık vermesin. O zaman da bu sizin değil onun ayıbı olmuş olur.
Siz onun gözlerinin içine bakarak konuşun.
Varsın o sizinle konuşurken; yere, havaya, sağa, sola bakarak konuşsun…
Varsın gözlerinizin içine bakacak cesareti olmasın…
İnsanın mutluluğu vicdanından başlamıyor mu?
Siz de önce vicdanınızı rahatlatın ve karşı tarafa pozitif enerjinizi yükleyin…
O size istediği kadar kapatsın kendisini…
Hiç beklemediğiniz bir anda belki aklı başına gelir…
*
şimdi ne demek istediğimi de anlamaya çalışmayın bugün…
Ama daha sonrası için aklınızın bir köşesinde kalsın…
Her şeyden önce yaratılanı hoş görmek gerekir Yaratan’dan ötürü…
Öyle değil mi?
*
Bende kaldığı sürece ağırlık yaptığı için bir şey daha paylaşmak istiyorum bugün sizinle…
Belki de birçoğunuz bunu biliyorsunuzdur ya bilenler için hatırlatma  yapmış olayım.
Nedir o?
“Ne kadar az şeye ihtiyacınız olursa, o kadar mutlu olursunuz.” Sözü. Bu sözç benim çok hoşuma gidiyor da, sizinle de paylaşayım dedim.
Hem bunu kimin söylediğini biliyor muydunuz?
O zaman bilmeyenler için söyleyeyim.
Eflatun!
Ne zaman söylemiş onu biliyor musunuz?
2000 küsur yıl önce…
Şimdi neredeyiz?
2000    küsur yıl sonrada.
Demek ki neymiş?
Şu gök kubbenin altında baki kalan güzel sözlerle birlikte hoş seda imiş…
*
İyi hafta  sonları efendim…

0 yorum:

Yorum Gönder