SEVGİLİLER GÜNÜ KANDIRMACASI
Sevgililer günüydü dün...
14 Şubat...
Bugün 15 Şubat ve sevgilinin hatırlanması için artık 364 gün beklenecek.
Ben, bu sevgililer gününde; 35 yıllık sevgilim, hayatımın vazgeçilmezi, onsuz geçen bir günümde bile kendimi ‘yokmuşum’ gibi hissettiğim; ömrünü bana, ömrümü ona adadığım kadınımın, Sevgililer Günü’nü kutlamayı unutmuşum...
Ne var ki o da tek bir kelam etmedi, dünün Sevgililer Günü olduğuna dair, benim unutmuşluğumu yüzüme vuracak...
Üstelik de hasta hasta işe giderken, onun bütün aklı fikri bendeydi...
Çünkü ne ilacımı ihmal etmememi hatırlatmayı unuttu ne de kendime dikkat etmemi...
Halsizlik, öksürük, ateş... Beynim durmuş, kendi derdime düşmüşüm ben, o ise pazar gününden beri etrafımda dönüp duruyor.
Gözümün içine bakıyor, gözünün içine bakıyorum otuz beş yıldır baktığım gibi...
Oysa ne Sevgililer Günü benim aklımda ne de bugüne mahsus ona bir hediye almayışım...
Ne de onun, benim dünyamdaki yerini bir güne sığdırıp, geri kalan günleri yokmuş gibi saymam...
Olacak şey mi bu?
*
Sevgiliye 365 günde bir gün ayırmak...
365 günde bir gün için hediye almayı akıl etmek...
365 günde bir gün, sevgilimi hatırlayıp, sadece bir gün onun gönlünü hoş ederek ona yarenlikler etmeğe çalışmak...
Ve bütün bunlar 365 günde sadece bir gün...
Vay be!
*
Varsın olsun! Sadece o günün akşamı, şöyle bir, en pahalısından bir yerde, birlikte birbirlerine zaman ikram edilsin...
Baygın baygın bakışılıp durulsun...
Nasıl olsa senede bir gün olmuyor mu?
Senede bir güne sığdırılmış bir Sevgililer Günü’nde insan, sevdiğine, içinde ne var ne yok söyleyiversin ve rahatlasın...
*
Hiç olmazsa Sevgililer Günü için ezberlemeye çalışılan; bu zamana kadar söylenmemiş, insanın kulağına hoş gelen, yüreğini kıpır kıpır edecek olan iltifatlar edilmeli, diyeceğim ama nasıl olacak da bunların hepsi birkaç saat içinde söyleniverecek, işte onu anlayamıyorum...
*
Hani, Sevgililer Günü ya...
Senede bir güne hapsedilmiş sevginin günü ya...
Hani 14 Şubat ya...
O gün dağarcığında ne varsa boşaltıverecek işte...
*
Peki, 13 Şubat’a ne demeli?
Veya 15 Şubat’a veya senenin herhangi bir gününe...
O günler sevgilinin günü olmaz mı?
Bu, “Kurtuluş günü, kuruluş günü” mü ki de, sadece o güne mahsus olsun?
Demek ki, o günün dışında alınan hediyeler pek hora geçmiyor!
Mademki 14 Şubat ‘Sevgililer Günü,’ hediyesi de 14 Şubat’ta alınmalı, değil mi ama!
14 Şubat akşamı -paranın adını hiç sormadan- bugüne kadar hiç gitmedikleri bir restoranda rezervasyon yaptırmalı ve o restoranda senede bir kez, gün yüzüne çıkartılan aşk dolu, sevgi dolu sözcükler ortalığa saçılmalı...
Nasıl olsa insan 364 gün bir daha kendisini zorlamayacak.
Yanlış mıyım?
0 yorum:
Yorum Gönder