ŞİMDİ WİKİLEAKS DA NEREDEN ÇIKTI?
Dünyanın gündemi yoğun değilmiş gibi Avustralya’dan ‘Wikileaks’ diye bir şey dünyanın gündemine ‘pat’ diye oturuverdi.
ABD, Wikileaks’in kurucusu Avustralyalı Julian Assange’i; yayınlayacağını ileri sürdüğü (Bunların içinde ‘devlet başkanları, başbakanlar ve bakanlar düzeyinde yapılmış olan bir çok ‘dedikodu’ düzeyinde ifadeleri içeren) gizli belgelerle(!) ilgili olarak ‘suç işliyorsun!’ deyip, bunların yayınlanmaması konusunda uyarmış.
*
Aslında benim ülkemde çocukluğumdan beri büyüklerimizin; ‘bizlerin yapmamamız konusunda bizlere öğütler verdiği’ şeyler.
“Kötü, tü kaka, ayıp, yakışıksız hatta günah” dedikleri şeyler…
Ama gelin görün ki meğer bütün bunları en çok da kendileri ihlal ediyorlarmış…
En çok da bunlar birbirlerinin arkasından atıp tutuyorlarmış…
Birileri çıkıp da “Sen millete akıl veriyorsun, ama en büyük rezaleti de sen yapıyorsun. Bu doğru mu?” dediğinde, rezilliklerini ortaya dökeceğini söyleyince de “Yaptığın suç. Çok sayıda insanın hayatını tehlikeye atıyorsun,” diyerek tehdit edebiliyorlarmış…
Aslında şaşırmamak gerek. Çünkü tehdit büyüklerin birinci silahı değil mi zaten…
Ama ne var ki, “Söz konusu ABD olunca, gerisi teferruat” oluyor elbette…
O; her kese her şeyi yapabilir, kötü söz söyleyebilir, tehdit edebilir, ama bir başkası kendisiyle ilgili olumsuz hiçbir şey söyleyemez…
Neden?
Ayıp olur da ondan!
İnsan hayatını tehlikeye düşürür de ondan!
Süper güçler ya ondan…
Şimdi de Wikileaks, bu büyük ülkenin ipliğini pazara döküyor…
Yalnızca bu büyük ülkenin mi?
Onların kankalarının da…
*
Kim kime ne demiş, neden demiş?
Kim kimi niye öpmüş, her öpüşün karşılığında neler almış, neler verilmiş…
Şu Wikileaks; ellerinde ne var ne yok bir yayınlasa da dünyaya büyüklük taslayan ‘büyük(!)’ ülkenin küçüklüklerini, ikiyüzlülüklerini hep beraber bir görsek…
O birbirlerine ‘sanki samimilermiş’in altında neler yatıyormuş bir anlasak…
İki yüzlülüklerine gülüp geçer miyiz, acıyıp üzülür müyüz; yoksa onlarla ilgili haklılığımızı gördüğümüzde kendimizle övünür müyüz bir görsek…
*
Bütün bunlardan sonra kendi ülkemin liderlerine bakıyorum da bizim liderlerimiz -sevsek de sevmesek de- dünya liderlerinin birçoğundan (Hatta en büyükmüş gibi görünenlerden bile) daha dürüstlermiş.
Çünkü -içeride, dışarıda- rakiplerine ne söyleyeceklerse ‘pat’ diye söyleyiveriyorlar…
*
Bazen öyle pat diye söylediklerine de şaşırmıyor değilim hani?
Birbirlerine “Büyüklerimiz gibi- neden politik davranmıyorlar?” diye…
Yoksa az gelişmiş ülkelerin liderleriyle çok gelişmiş ülkelerin liderleri arasındaki farklardan biri de bu mu?
İkiyüzlü oluşları mı?
İkiyüzlülükte gelişememiş olmaları mı?
Eğer öyleyse varsın olsun…
Hiç olmazsa bu noktada gelişmemişliğimize üzülmeyiz…
Hatta seviniriz bile…
0 yorum:
Yorum Gönder