HIRS VE SABIR
Hırs ve sabır…
Hangisi daha güçlü?
Daha etkili?
Ve hangisi daha fazla insanın kendisine ve çevresine zarar veya fayda verir?
Hangisi, insanı başarıya taşır ve orada uzun süre kalmasını sağlar…
Hırs mı, sabır mı?
İlk bakışta “İkisi de” diyesi geliyor insanın.
Hırs; içinde heyecanı taşırken, mantığı -kimilerinde az, kimilerinde çok- uzaklaştırır.
İnsan çoğu zaman da kendisine zarar verir.
Başarıya götürmez mi?
Götürür.
Götürür de başarıya götürürken; hem insanın kendisine hem de çevresine zarar verir…
Hırs; çoğunlukla sıkıntıları da peşinden getirir…
Öfkeyi, kini, gururu, gereksiz inatlaşmayı…
*
Hırsın ve öfkenin olduğu yerde “hoşgörü” barınır mı hiç?
Hırsın ve öfkenin olduğu yerde kim mantıklı davranış sergileyebilir, mantıklı konuşabilir?
Çok az kimse…
Hatta o, “çok az” olan kimseler de, o mantıklı davranış ve konuşmaları sergileyemez bile.
*
Sabır öyle mi ya?
Sabır; hırsın tam tersidir.
Sabır; hırsın panzehiridir.
Sabır; hırsı törpüler
Yavaş yavaş yumuşatır.
Davranışlara ve sözlere yavaş yavaş, ama oldukça etkili müdahale eder.
Sabır; insanoğlunun davranışlarını düzenleyicidir, ayrıştırıcıdır…
Hatta birleştiricidir de…
Hırsın acelesi vardır
Sabrın yoktur
Hırs; insanın sinir sistemini bozarken, sabır; karmaşık düşüncelerin düzene girmesini, hırsın da sakinleşmesini sağlar…
*
Yani efendim;
Hırs ve sabır aynı vücutta pek de uzun süre bir arada yaşayamaz.
Hırs; sabra galip gelirse kötülük kazanır,
Hırs; sabra yenilirse de iyilik ve güzellik…
Burada da bu iki şeyi yönlendiren ve yöneten insan beynidir ve her ikisi için de insan beyninin yıpranmasına veya güçlenmesine doğrudan etki eder.
*
Efendim, varmak istediğim nokta şurası;
Avcılar Belediye Başkanı Sayın Değirmenci ile bölgemizde uzun zamandır haftalık gazete çıkaran Haberveriyorum gazetesi imtiyaz sahibi Pınarbaşlı arasında 10 Kasım günü yaşanmış olan üzücü olay.
Her iki tarafın da hırslarına yenilerek, sabrı unutup, toplum önünde verdikleri fotoğrafın pek de hoş olmadığını anlatmak istiyorum.
Bir belediye başkanının da bir gazetecinin de kafasına göre davranış sergileyemeyeceklerini, göz önünde olan bu insanların akıllarına estiği gibi davranış sergileyemeyeceklerini anlatmaya çalışıyorum.
Hem belediye başkanlarımızın hem de gazetecilerimizin sorumluluklarını, görevlerini ve yaptıkları davranışlarını; sarf ettikleri sözlerin ve yazdıkları yazıların geri dönüşümlerini kendilerine ve yaptıkları mesleklerine katacağı veya vereceği fayda ve zararı iyi hesap etmelidirler.
Yani efendim kimimiz hırsımıza galip gelmeyi bilirken, kimimiz de sabrımıza sığınmayı bilmeliyiz…
Öyle değil mi ama…
Yoksa başka türlü nasıl anlaşabiliriz ki?
0 yorum:
Yorum Gönder