İYGAD BENİ KORKUTUYOR…
İYGAD’DA ciddi sıkıntılar var…
İYGAD üyeleri, birbirlerini hâlâ yanlış anlıyorlar, birbirleriyle diyalog kurmaktan hâlâ kaçıyorlar…
Kaçışın tek bir nedeni olabilir, sermayelerinin paylaşılmasından korkulması…
Hangi sermayelerinin?
Tabii ki gazetecinin kendi sermayesinin…
Yani, düşüncelerinin…
Yani, düşüncenin paylaşımından çekiniyorlar…
Kimilerinde yeterli sermaye var, kimilerinde yok…
Sermayesi olanlar sermayesini kendilerine saklarlarken, yok olanlar da kendilerini saklıyorlar…
Birbirlerinden uzak, birbirlerini kıran ve inciten demeçlerle havanda su dövülmeye çalışılıyor ki, bunda da İYGAD başkanının verdiği demeçler rol oynamıyor değil.
O zaman da insanlar kırılıyor, inciniyor, üzülüyor…
*
1 Eylül 2010 günü İstanbul Yerel Gazeteciler Derneği (İYGAD) olağanüstü kongre sürecindeki olumlu söylemleri, seçim sonrasında yerini; ayrıştırıcı, tahrik edici ve düşündürücü söylemlere dönüştürüyor…
“Zafer kazandık” diyenlerin, sadece 150’ye yakın delegeden, 84 delegenin oyunu kullandığı bir seçimi kazandığını unutmuş olmaları tuhaf.
Hatta kazanılmış bir şeyin olmadığını, ‘Zafer kazanmanın’ bundan sonra İYGAD’IN yapacağı çalışmalarla olacağı da unutulmamalıdır.
O nedenle ‘kazanılmış zafer’ bunun neresindedir, anlamak güç!
*
Sonra, İYGAD başkanının henüz ilk bültenlerinde “Biz bu yönetimi bodrumdan çıkardık” şeklindeki demeçleri, hiç de şık bir demeç değildi.
Keşke basit, sıradan demeçler verilmeyip, daha samimi, içten, katılımcı, içi dolu üretime yönelik, kaynaştırıcı ve umut verici demeçler verilmiş olsaydı…
Çünkü hem “Zafer kazandık!” hem de “Biz bu yönetimi bodrumdan çıkardık” denilmesi; gerçekten de aceleci, bir an önce kendini ispat etme dürtüsünün açığa çıkması gibi gereksiz ve anlamsız bir demeç olmaktan başka bir şey değildir.
*
Hele bir şeyler yapılsın!
Hele yapılmış, başarılmış proje veya projelerin adları konulsun, ortaya çıksın!
İşte o zaman, “Helâl olsun!” diyelim ve o zafer ya da zaferleri de hep birlikte kutlayalım…
“Sizi anlayamamışız, tanıyamamışız” diyelim.
Başarıyı yönetime, sahiplenmeyi İYGAD üyelerine verelim…
Bunların hiç biri henüz ortada yokken, zafer demeçleri vermek de hangi akla hizmet bilemiyorum.
Sabırlı olmak gerek.
Sabırlı olmak gerek.
Çünkü sabır; kuvvet demektir, güç demektir, başarı demektir.
Dolayısıyla da yorgan gitse de İYGAD’DA kavga bitmişe benzemiyor…
Bu durum ve şartlarda derneğin sorumluluğunu üstlenenler (iktidar ve muhalefet) nasıl olur da önce, üyeleri arasındaki seçim kırgınlıklarını gidermez, sonra da İYGAD’I başarıya taşıma çabası içinde olmazlar…
Secimin sona ermesiyle birlikte, İYGAD’IN geleceği adına kol kola girilmesi gerekirken bugün, İYGAD ikiye, hatta üçe, dörde ayrılmış olması İYGAD adına üzüntü verici…
*
Bu durumda İYGAD’IN fotoğrafı yarınlar adına beni ürkütüyor…
Bu da olmuyor işte…
Bu durum, altı ay sonrası için iyi mesajlar vermiyor…
Hem ürkütüyor hem de korkutuyor beni.
0 yorum:
Yorum Gönder