web 2.0

6 Eylül 2010

20100908 - KENDİNİ ÖĞÜTEN BAŞKAN...

KENDİNİ ÖĞÜTEN BAŞKAN…

Yaşamda -ister iyi yönde ister kötü yönde- hiçbir şey tesadüf değildir.
Ve kişinin kendisine yaptığı iyilik veya kötülük kadar, bir başkası kendisine iyilik ve kötülük yapamaz.
O nedenle, olumlumuz da olumsuzumuzda da her şeyi kendimizde arayalım. Başkalarında değil.
*
İstisnalar elbette var. Ama ‘geneli etkileyemeyen istisnadan’ öte bir şey değildir onlar da…
Terörist başı Apo’nun yakalanması Merhum Ecevit’i meclise taşırken, Mustafa Değirmenci’yi de Avcılar Belediye Başkanlığı’na ‘Başkan’ olarak taşımıştı.
O zamanlar, mütevazı, hoşgörülü, sevecen, cana yakın, söylemleri sevgi ve kardeşlikten yana biri olarak makama oturdu.
Birinci dönemi sarsıntılıydı, en büyük darbeyi depremden aldı, sonra ‘parlayan yıldız’ sloganlarıyla Avcılar’a moral aşıladı (Doğru da yaptı).
Arkasından CHP’de ikinci dönemine başlamasıyla birlikte, neredeyse yukarıdaki bütün özelliklerinden uzaklaşmaya başladı.
Önce her şeyi bilen de, en akıllı da o oldu.
Uzlaşmacılığının yerini ‘kavgacı’ tutumu aldı, meclis üyeleriyle hep karşı karşıya geldi…
Kendini seven, önemseyen, yanlışlarında ‘dur’ diyebilen çevresindeki bütün insanları uzaklaştırdı…
Avcılar Evim, Avcılarlı Ailem” diyerek hoş bir slogan üretti, ama hakkını veremedi…
Avcılarlı ailesiyle de kavgalı oldu, partisi(!) CHP ile de…
*
Sonra üçüncü dönem seçildi.
Ve işte bu üçüncü dönemin hemen başında özerkliğini ilan etmiş gibiydi…
İçte tam bağımsız gibiyken, dışta CHP’li oldu…
Aynı amaç için partisi bir tarafta çalışmalar yaparken, Değirmenci ve ekibi başka bir tarafta çalışıyordu.
Neden?
Çünkü Bayram Acar ilçe başkanıydı ve belediye başkanı, başkanı Acar’la birlikte çalışmazdı.
*
Değirmenci, kişilerle uğraşmaya devam ederken de kendini iyiden iyiye öğüttüğünün farkında değildi. Çünkü etrafı ona -kendini öğüttüğünü- fark ettirmedi…
Ne kendisiyle ilgili yazılanları dikkate aldı ne de kendisinden başkasını tanıdı.
Avcılar’da ‘CHP’ denilince Değirmenci akla gelmeliydi…
O ne yaptı?
Kendine düşman yarattı. Parti içinden de parti dışından da…
Seçime ayrı girdi, ayrı çalıştı ve kazanmasını da CHP’nin değil, kendi başarısı saydı…
*
Referandum çalışmaları başlayınca öteden beri en büyük hasım olarak gördüğü Bayram Acar’ı yok etmek için o kadar çok hırslandı, kinlendi ve duyguları aklını ve mantığını aştı ki, sonunda ‘dâhiyane çalışmalarıyla’ bugünkü noktaya gelindi.
Bugün Türkiye çalkalanıyor…
Televizyonlarda resmen şov yapılıyor…
Oysa orada ‘Rahibe gibi giyinmeye’ ifadesi yerine, ‘zorla örtündürülmeye’ ifadesini kullanmış olsaydı, AKP Genel Başkanı, CHP’nin genel başkanına “Bir taraftan başörtüsü meselesini ben çözerim diyeceksin, diğer taraftan da benim başörtülü bacımı rahibeye benzeteceksin. Utan, utan; dürüst ol, dürüst” gibi çok ağır bir ifade kullanamazdı.
Bu haksızlık…
Haksızlığın da çok ötesinde bir şey…
Sanki bu insanlar kadınlarımızı yıllardır örtünmeye zorlamamışlar gibi…
Sanki örtünenlerle örtünmeyenleri birbirinden şu ya da bu şekilde ayırmamışlar gibi…
Sanki kendilerinden olanlarla olmayanlara aynı davranmışlar gibi…
Sanki vatandaşına samimiymişler gibi ellerine bir koz geçirdiler ya, şimdi vuruyorlar abalıya…
Bütün bunların nedeni Başkan Değirmenci’nin kendi ilçe başkanına olan kin, öfke, nefret…
Neyi kanıtlamak adına…
İlçe başkanından büyük olduğunu…
Olabilir?
Ama CHP’den daha büyük değil ki?
O da CHP’yi temsil ettiğine göre, önce başkanın nezdinde CHP’ye saygı duyacak, parti terbiyesi gereği, “Amiri olduğunu kabul edecek, birlikte çalışacak, yanlışlarını uyaracak, doğrularında birlikte olacak” anlayışı geliştirilecekti…
Ama Sayın Değirmenci bunu yapmadı. Hem kendini öğüttü hem de Genel başkanına söz ettirdi…
Oysa ben Sayın Değirmenci’nin; Belediye başkanı Değirmenci’yle, vatandaş Değirmenci’yi aynı bedene koyamadığını, hep ‘Belediye Başkanı Değirmenci’ olmak istediğini düşünüyorum.
O da; hem Başkan Değirmenci’yi hem de insan Değirmenci’yi öğüttükçe öğüttü…
Ben İnsan Değirmenci’nin öğütülmesine çok üzülüyorum, ama Başkan Değirmenci bunu çoktan hak etmişti…




0 yorum:

Yorum Gönder