OLGUN OLABİLMEK…
Olgunluk ne demek?
Bu tanımın doğrusunu sizinle paylaşmak için TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğüne başvurdum ve gördüm ki orada; “1. Meyvelerin olgun, yenilebilir olma durumu. 2. mec. İnsanların bilgi, görgü ve hoşgörü bakımından gereği kadar gelişmiş olma durumu, yetkinlik, kemal” şeklinde yazıyor.
İlk anlamı “Meyvelerin yenilebilir olma durumu” ile ilgili...
Ben olgunluğun, ‘meyveler’ kısmına takılmıyorum…
Benim asıl takıntım, “İnsanların bilgi, görgü ve hoşgörü bakımından gereği kadar gelişmiş olma durumu.”
Meyveler; zaten soğuğu, sıcağı, güneşi, yağmuru -henüz dalındayken- yaşayıp olgunlaşıyorlar…
Ve bütün meyve ve sebzelerde doğal olgunlaşma süreci böyle.
*
Ya insanlar da?
İnsanlar; meyveler gibi sıcak, soğuk, güneş ve yağmurdan etkilenerek dallarında (ailelerinin yanlarında) olgunlaşmıyorlar elbette…
İçgüdüleri, kaprisleri, beklentileri, hayalleri, yaşantıları ve bir de dış etkilerden etkileniyorlar.
Bunlar, aileden başlamak üzere yakın ve uzak çevreleri kapsıyor kuşkusuz…
Hani, yine de bilgi bakımından gelişseler, görgüde eksik kalırlar; görgüde gelişseler hoşgörüde eksik kalırlar, hoşgörüde gelişseler bilgide eksik kalırlar…
Peki, bu tanıma uyan hiç çıkmaz mı?
Çıkmaz olur mu?
Çıkar elbet. Çıkar da yüzde kaç çıkar işte onu bilmiyorum.
*
Peki, olgun biri olmak nasıl bir şey?
Elbette iyi bir şey...
Olgun biri; konuşmasıyla, davranışlarıyla, edasıyla, duruşuyla, yol göstericiliğiyle etrafına güven veriyor olması müthiş bir şey değil mi?
-Kimilerine bu durum sıkıcı gelse de- o, olgunluğun tadına doyum olmaz…
*
Bir kere olgun insanlar, kendi iç dünyalarındaki sorunları uluorta konuşmazlar…
Önce akıl süzgecinden geçirirler, akıllarının yetmediğinde kendilerinden daha olgunlarıyla düşünce alışverişinde bulunurlar.
Hele de evin, iş yerinin, bir dernek veya siyasi partinin mahremiyetlerini olgun insanlar asla dışarıda paylaşmazlar.
Eğer sorunlar sokaklarda tartışılıyorsa orada ‘bir hamlık ve çiğlik’ vardır.
Olgunluk yoktur.
Hamlığın ve çiğliğin vermiş olduğu tatsızlıklar da; aile içinde, kurum, kuruluş, dernek veya siyasi partilerde yenilgilere neden olacak olan huzursuzluk ve kargaşa yaratır.
İşte bu, -yani huzursuzluk ve kargaşa- ‘huzura ve rahatlığa’ dönüştürülebiliyorsa “Orada olgunluk yolunda yol alınmaya başlanılmıştır,” demektir.
Ayrıca, ‘olgun’ tanımının içinde kişisel tatminsizlik yoktur.
Ne vardır?
Mantık ve duygu…
Olgun insanlarda ne duygu mantığın önüne geçebilir, ne de mantık duyguyu esir alabilir.
Ailenin, kurum ve kuruluşların, dernek ve siyasi partilerin daha doğrusu yaşamın yaşanabilir olmasında asıl korunması gereken de bu değil midir zaten?
“Olgun olabilmek…”
0 yorum:
Yorum Gönder