web 2.0

22 Haziran 2010

20100623 - METANETLİ OLMAK GEREK...

METANETLİ OLMAK GEREK…

Özellikle bu günlerde acıya, sıkıntıya, yokluğa, terörist eylemlere, içerideki ve dışarıdaki düşmanların kahpeliklerine, -tekmiline birden- metanetli olmak gerek…
“Nasıl olunur, nasıl başarılır?” bilemiyorum, ama bunun başarılması gerek…
*
Yaşadıkları ülkeye, ülke insanına ihanet eden gözü dönmüşlere, tavşana kaç, tazıya tut diyen çıkarcıların yaltakçısı, kuklası ve oyuncağı olan zavallıların yaptıkları gerilla eylemlerine karşı, yurttaşlar olarak metanetliliğimizi ve sabrımızı sürdürmek gerek.
Ama nereye kadar?
*
Bu ülkenin birinci sınıf yurttaşları oldukları halde, insanına ihanet eden, terörist eylemler gerçekleştirenler, hiç kuşku yok ki yurttaşın metanet gücünü ve sabrın sınırını aşağılara çekmek istiyorlar…
Sokak eylemlerinin de asıl amacı bu değil midir zaten?
Kargaşa çıkartmak…
Huzursuzluk yaratmak…
Vatandaşı sokağa çıkamaz hale getirmek…
Ve işin başındakileri ‘pes’ ettirerek hedeflerine ulaşmak…
Sonra?
İnsan hakları…
Akıl hocaları…
Güya arayı buluyorlarmış gibi yapan uluslararası arabulucular, sinsi yarasalar, leş kargaları bir bir üşüşecekler…
Sonra?
Sonra, en büyük aslan payını her zaman olduğu gibi dünyayı sömüren ABD ve geleneklerinde sömürgecilik yatan İngiltere, Fransa gibi insan kanıyla beslenen canavarlar alacak…
Bugün ülkeyi kana bulayan, sözüm ona, onu da ‘bir ideal’ uğruna yaptıklarını söyleyen terör örgütünün legal ve illegal temsilcileri bu işten ilk önce ve en etkin bir şekilde cezalandırılacak olan zavallılar olacak…
Tarihte bunun örnekleri oldukça fazla…
*
Evet, bütün bu yaşadığımız acı olayların daha yukarılara tırmanmaması adına yurttaşlarımıza ne kadar metanetli olma görevi düşüyorsa; Sayın Başbakan’a, Sayın Genel Kurmay Başkanı’na, Siyasilere, üst düzey bürokratlarımıza da bir o kadar hızlı, çabuk ve sonuca gitme görevi düşüyor…
Meydan okumak, kürsülere vurmak, “Yanınıza bırakmayacağız! Sabrımızı taşırmayın!” demek ve bütün bunların akabinde ortada da hiçbir somut eylemin olmaması gerçekten de vahim bir durum…
Dün de yazdım…
Bizleri yönetenlerin en birinci görevi içte ve dışta barış, huzur ve sükûneti sağlamak…
Ağlamak, üzülmek, duygusal konuşmalar yapmak, ülke insanının duygusal yoğunluğunu kullanmak, hatta sömürmek hiç değil.
Değil.
Çünkü her şey ellerinde...
Her olanak ellerinde…
Türkiye’nin gücü ellerinde…
İstihbarat ellerinde…
İstediklerini, istedikleri anda istedikleri şekilde ‘in’lerinden alabildiklerine göre hâlâ ne beklenir anlamak güç!
*
Açılımdan bu yana ölü sayısı 128’den neredeyse 150’ye çıktı
Şimdi ne söyleyecek Sayın Başbakan, Sayın Genel Kurmay Başkanı?
“Yeter ama ha! Sabrımız da iyice taştı” mı diyecekler?
Sonra yine taşan sabrın önüne setler kurulup, sakinleşip, başka eylemlerin olması mı beklenecek?
Ne bileyim metanetli olmak, sabırlı olmak yurttaşlardan çok Sayın Başbakan’a, Sayın Genel Kurmay Başkanı’na mı düşüyor acaba?
Onlar da “Üzgünüz, ama metanetli olmak zorundayız…” mı demek istiyorlar?
Anlayamıyorum ki?





0 yorum:

Yorum Gönder