GERİSİ FASAFİSO!
Her mesleğin kendine göre özelliği vardır…
Kabul.
Ama bütün mesleklerin hemen hemen birbiriyle örtüşen ortak özellikleri de vardır ki işte bunlar hem mesleki ve hem de insani açıdan değerli sayılır…
Örneğin doktorluk mesleği…
Her doktor kendisine başvuran bütün hastalarına aynı hassasiyetle bakmak ve tedavisini yapmak zorundadır…
Mesleki ahlak bunu gerektirir…
Düşman bile gelse karşısına, o düşmana şifa dağıtmak adına yapması gereken ne varsa yapmalıdır…
Her öğretmen; öğrencilerini sosyal statüsüne bakmadan ve birbirinden ayırmadan eğitim ve öğretimini vermek zorundadır…
Bu da öğretmenliğin mesleki ahlakı gereğidir…
Devlet memurları içerisinde herkes bir tarafsızlık ve eşitlik ilkesini görevine yansıtması gerekmektedir…
Bu da devlet memurluğu yasasının emrettiği tarafsızlık ve eşitlik ilkesini gereğidir.
Aslına bakarsanız yazılı yasalar; örf, adet ve gelenekler hep tarafsızlık, eşitlik ilkesine dayalı, haksızdan ve ezilenden taraf olunması yönündedir…
Acaba mesleklerde önyargılı hareket etmeyi gerektiren bir durum var mıdır bilmiyorum ama ben olmadığını sanıyorum…
Maddi veya manevi beklentiler yoksa elbette…
Hele de bizim mesleğimizde…
Yazdığımız her yazının, her cümlenin hatta her sözcüğün tarihe belge bırakıldığı, düşünülürse, yazılan her yazının okuyucu üzerinde muhataplarıyla ilgili olarak haksız bir şekilde olumlu olumsuz; övgüyü veya gergiyi gerektirecek bir durum oluşturur ki, bu da iki şekilde doğru ve ahlaki değildir.
Birincisi meslekî onur açıdan…
İkincisi ise övgü ya da yergi yazılarının muhatabını gereksiz yere toplum önünde büyütmesi veya küçültmesine çevresi tarafından yanlış değerlendirilmeye yol açar ki, bu da aynı zamanda toplumu kandırmak anlamına gelir.
O nedenledir ki, bizim meslek hassas bir meslektir…
Yazılan her iddia yazısının bir belgesi ve kanıtı olması bizim için çok önemlidir…
Yazılan yergilerin de övgülerin de gerekçelendirilmesi gerekir…
‘Duyumlara’, ‘öyle diyorlara’ dayanarak kişi ya da kurumların zan altında bırakılması veya yine o kişi veya kurumları olduğundan fazla göstererek haksız kazanç ve övgü sağlanması; ne kadar doğrudur ya da değildir bunun yorumunu da okuyucuma bırakıyorum…
*
Kuşkusuz gazetecinin de bir dünya görüşü, bir siyasi duruşu -olmayanlar olsa da çoğunlukla- vardır.
Olmalıdır da…
Ancak sayfalara taşınan yazı, yorum veya haberlerde olabildiğince hassas davranılması, yanlı davranılmaması, objektif olunması gerekir…
Hele de -her türlü savunmadan neredeyse yoksun olan- bizim gibi yerel gazeteciler, bu konuda daha da hassas olmak zorundadır, diye düşünüyorum…
Böyle davranmak, birilerinden korkmak, çekinmek veya ürkmek, demek değildir…
Yarın yazdığımız yazıların ve yaptığımız haberlerin hesabını verebilmemizdir asıl olan…
Bir de tarihi yanıltmamak kuşkusuz…
Yoksa gerisi fasafiso…
0 yorum:
Yorum Gönder