SEÇİLMİŞ OL, SONRA YAŞA…
Hemen söyleyeyim; bugün, alın teriyle maaşla çalışanlar kolay kolay zengin olamaz…
Her tarafını yırtsa da, gece gündüz çalışsa da zengin o-la- maz.
“Zengin olmak”tan kasıt; “Gönül Zengini olmak” değil elbette. Menkul ve gayrimenkul zengini olmak…
Bunu kastediyorum… *
*
İş adamlarının zengin olmalarına pek bir sözüm yok…
Niye yok?
Çünkü bu insanlar sermaye yatırıyorlar…
Risk alıyorlar?
İnsan çalıştırıyorlar…
KDV, Gelir ve Kurumlar vergisiyle SGK primi ödüyorlar…
Bir de yasaların tanıdığı şekilde serbest ticaretin olanaklarından yararlanıyorlar…
O nedenle iş adamlarımızın zengin olmaları ile ilgili pek de bir şey diyemeyeceğim…
Birinde hedef üreterek ve hizmet ederek para kazanmak, diğerinde hizmet ederek, takdir kazanmak…
Ancak, kısa sürede zengin olan, köşeyi dönen siyasilerimize ne demeli?
Örneğin, vekillerimize belediye başkanlarımıza, meclis üyelerimize…
Hiç kuşkusuz her kurumun istisna ve müstesna insanları olduğundan sözüm onların dışınadır…
Örneğin, bir belediye başkanı kaç para maaş alır?
Aldıkları bu maaşla da nasıl servet edinilebilir, doğrusu aklım ermiyor…
Yazlıklar, kışlıklar, çiftlikler nasıl kazanılıyor?
Ve işte ben bunu hazmedemiyorum.
*
Hediyedir desek?
Yasalarımız böylesine bir hediyeye izin vermiyor…
Öyleyse bu suyun kaynağı nereden gelir?
Devlet adına millet adına tüyü bitmemiş yetimler adına bunu sormak kimsenin aklına gelmez mi?
Bu durum devletin müfettişlerinin gözünden nasıl kaçar?
Milletvekili, belediye başkanı, meclis üyeleri dört beş yıllık bir sürede nasıl bu kadar mal-mülk sahibi olabilirler?
Kimselere haksızlık etmek istemiyorum ya, halkımızın; “Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz” sözü de boşuna söylenmemiştir, diye düşünüyorum…
“Örnek ver!” deseniz bile ‘şöyle bir etrafımıza baktığımızda her şey gün gibi ortada’ olduğundan örnek vermeyeceğim…
*
Ben kırk yıldır maaşla çalışıyorum, Yüksek Lisans Mezunuyum.
Hem de cumartesi, pazar da dâhil, bu kırk yıllık süre içinde bir evim, 365 metre kare Biga’da, 1000 metrekare de Şarköy’de pek de para etmeyen iki arsam var. On bin liraya yakın da borcum…
Başka da bir şeyim yok…
Emekliyim ama çalışmak zorundayım…
Kırk yılda, bir türlü zengin olmayı başaramadım…
Ama bir başbakan, bir belediye başkanı, milletvekilleri, meclis üyeleri bir dönemde, bilemediniz ikinci döneminde hem dünyalıklarını, hem de ahretliklerini yapabiliyorlar.
Buna aklım ermiyor bir türlü…
Gerçi Başbakan açıkladı ama geri kalanların servet beyanları da merak edilmiyor değil…
Meselâ, şöyle bir, aşağıdan yukarıya doğru seçilmişler seçilmeden önceki ve seçildikten sonraki servet beyanlarını kamuoyuna açıklasalar haklarında yanlış düşünülmese…
İyi-kötü; doğru-yanlış ayıklansa fena mı olur?
Bence olmaz.
0 yorum:
Yorum Gönder