web 2.0

8 Aralık 2009

20091210 - HERŞEY ELİNİZDE DİYE BİLİYORUM...

HERŞEY ELİNİZDE DİYE BİLİYORUM…

İşler kızışmaya başlıyor… Bir çıkmazın dehlizine doğru gidiliyor…

Memleketin doğudaki bazı illerinde kışkırtmalar, karıştırmalar, bir yerlere “Bunlar daha bir şey değil ha!” gibilerinden gözdağı veren eylemler bitmek bilmiyor…

Bir yerde bitiyor, başka bir yerde başlıyor…

Eylemleri kışkırtanlar da yapanlar da belli…

Eylemleri yapanların talepleri belli, muhatapları da…

Hükümet (Henüz şu ana kadar ne olduğu bir türlü açıklanamayan) demokratik açılımdan söz ede dursun, karşı tarafın demokratik açılım-maçılım dinlediği yok.

İstedikleri tek şey İmralı’dakinin serbest bırakılması, muhatap alınması, kendi içlerinde bağımsız, sınırları belli olan bir yapıya kavuşturulması…

Bunun ötesinde bütün açılımlar faydasız…

Kim istiyor bunu?

PKK.

Kimi kullanarak?

DTP’Yİ…

*

Pekâlâ, özellikle protestoların, olayların çıkarıldığı illerdeki halk PKK’nın, dolayısıyla DTP’NİN düşündüğü gibi mi düşünüyor?

Samimiyetimle söylüyorum, öyle düşünmüyorlar…

Doğuda yaşayan Kürt halkının yüzde 90’nını aşan bir bölümü ne PKK’nın düşündüğü gibi ne de DTP’NİN düşündüğü gibi düşünüyorlar.

Düşünmüyorlar ama bir dayatmanın pençesinden de kurtulamıyorlar…

*

Onlar ne düşünüyor…

Eğitim, Ekonomik özgürlük (iş), Sağlık ve kendilerine ait toprakların işlenmesi…

Yani?!

Yani, devletin kendilerine sahip çıkmasını, doğudaki vatandaşını önemsemesini istiyorlar hepsi bu!

Emin olun başka da bir şey istemiyorlar.

Peki, yapılan bunca eylemlere, kışkırtmalara neden alet oluyorlar?

Korkuyorlar…

Vatandaşı da korkuyor, esnafı da…

Evet korkuyorlar…

Devletin kendilerine sahip çıkmadığını, bir başlarına bıraktığını düşünüyorlar…

Dikkat edelim eylemlerin içinde olanlar çocuklar ve gençler…

Doğuda gençler işsiz.

Bir boşluğun içindeler ve böyle olunca da birileri onları çok rahatlıkla kullanabiliyor…

Benim bizzat görüştüğüm Diyarbakır’daki, Mardin’deki, Urfa’daki, Van’daki Şırmak’taki, Siirt’teki Kürt kökenli vatandaşlarımızın yakınmaları bunlar…

Buralara yatırım yapılması…

Buralara iş sahalarının açılması…

Buralardaki insanların önemsenmesi…

Bu sorun çözülmek isteniyorsa yapılacak tek şey önce güveni tesis etmek, sonra da yukarıda anlatmaya çalıştığım eksikliklerin giderilmesini sağlamak. Başkaca da bir şey yok.

Hak, hukuk, eşitlik, kardeşlik edebiyatları artık oralarda işlemiyor…

Doğudaki vatandaş somut adımların atılmasını istiyor…

Onlar da kargaşa istemiyor…

Kavga istemiyor…

Çocuklarının dağa kaçırılmasını istemiyor…

Her kaçırılan çocuğun, her ölen delikanlının ana yüreği, en az batıdaki bir ananın yüreği kadar yanıyor.

Dünyanın neresinde olursa olsun duyguları en ortak olan tek varlık (buna hayvanlar da dahil) analardır.

Anaların gözyaşlarının dinmesi isteniyorsa devlet olarak oralarda önce sağlıklı bir yaşam, arkasından da yarınlarından korkmayacak, tedirgin olunmayacak bir geleceğin tesis edilmesi.

Halep de burada arşın da…

Ben her şeyin (çözümün elbette) bu hükümetin elinde olduğunu düşünüyorum…

Çünkü tek başına ve güçlü…

Arkasında yüzde 50’ye varan bir halk gücü var…

Üstelik Obama da destek veriyor…

Çözmek için daha ne bekleniyor ki?

0 yorum:

Yorum Gönder