SEVGİLİ NİLAY’A UZUNCA BİR MESAJ
Sevgili Nilay Yongacı,
Sevgili genç meslektaşım…
Facebook’una koyduğun "Türk olmak" adlı videoyu yüreğim sızlayarak izledim.
Öncelikle sana teşekkür ederim...
Yüreğindeki kıvılcım için...
Kıvılcımı bizlerle paylaştığın için...
İznin olursa senden gelen bu video ile ilgili düşüncelerimi buradan aktarmak istiyorum...
*
Sen de biliyorsun ki "Türk olmak" videoda anlatıldığı gibi değil...
“Öyleyse,” diyorum “Neden bunun farkında değiliz?”
Neden ha bire üstümüze üstümüze geliyorlar...
Dilimizden başladılar yontmaya...
Sonra, taşı deleninin damlaların sürekliliği olduğunu çok iyi bildiklerinden, gençlerin peşini hiç bırakmadılar...
Hep şirin göründüler, hep istenileni verdiler...
Verdiler…
Çünkü bizde olmayan onlarda vardı...
Övdüler…
Çünkü gençler övülmek istiyordu...
Hiç tanımadıkları insanı övmenin altında nelerin yattığı pek de sorgulanamazdı.
*
Şimdi durum malum...
Bu hallere geldik...
Kendimizi anlatmaya ve anlaşılan yanlışlığı(!) düzeltmek zorunda kalıyoruz...
Bu tür videolar içimizdeki hasletlerimizi, özlemlerimizi yeniden açığa çıkarıyor...
Acıtıyor bir yerlerimizi...
Yüreğimizi meselâ...
Öylesine acıtıyor ki dün karşımızda ezilenler bugün keyif çatarak intikamlarını alıyorlar...
Avrupa Birliğini Oluşturdular…
Sırada Amerika Birliği, Asya Birliği, Afrika Birliği vs birlikler gelir.
Dün kendilerinin efendisi olanlara, bugün onlar efendilik ediyor...
Peki, “Çözümü nedir?" diye sorarsan…
Çok basit...
Sadece birbirinin aynısı olan üç sözcük...
Çalışmak, çalışmak, çalışmak...
Ülkenin geleceği adına nasıl gerektiriyorsa öyle çalışmak ve sahiplenmek…
İşine hile-hurda katmadan...
Kimseleri kazıklamadan...
Güveni kaybetmeden çalışmak...
*
Sevgili Nilay’cığım,
Benim güzel kızım, evladım...
Etrafına şöyle bir bak...
Sen televizyoncusun. Gazetecisin. Gerçekten güvenebileceğin, arkanı dönebileceğin üç gazeteci sayabilir misin?
Sen, hayatın içine yeni adapte olmaya çalışan ülkemin genç bir beyni, çalışkan ve ülkesini ve insanını seven bir ailenin çocuğu ve yurttaşı olarak etrafında kaç kişiye güvenebilirsin söyler misin?
*
Şimdi bana nereye varmak istiyorsun Yunus Amca dersen eğer, varmak istediğim nokta şurasıdır Sevgili Nilay kızım...
Bize hiç kimse bir şey vermedi, önce bunu bilelim.
Dün, dünyanın en güçlüsüyken de kimse yardım etmedi, bugün bir yarımadaya sıkışmış bir duruma gelişimizde de kimse yardım etmedi...
Bunu sen de biliyor olmalısın.
Hepsini gençlerimizle, yaşlılarımızla, kadınımızla, erkeğimizle biz yaptık...
En tepeden en aşağıya kadar...
Niye ezilmişlik edebiyatı yapıyoruz ki?
Bizi ezmeye çalışanlara dünümüze, geleneklerimize, değerlerimize ve devrimlerimize sahip çıkarak direnelim...
Ondan sonrası hiç sorun değil...
Çünkü, muhtaç olduğumuz kudret "Damarlarımızdaki asil kanda mevcut" değil mi ki?
Gerisi teferruttır…
*
Sevgili okurlarım,
“Türk Olmak” adlı videoda neler var, diye merak ederseniz internet’i biraz kurcaladığınızda ‘üzülerek’ izlersiniz…
Ve Türk olmanın bu şekilde anlatılmasına isyan edersiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder