web 2.0

17 Kasım 2009

20091118 - "DEĞERLERİMİZLE DEVRİMLERİMİZ BARIŞTIRILMALI"

“DEĞERLERİMİZLE DEVRİMLERİMİZ

BARIŞTIRILMALI”

Pazartesi günü Ankara’daydım.

Salı günü Marmaris’te, Cuma günü da Bodrum’da olacağım.

Cumartesi günü öğleden sonra da -kısmet olursa- İstanbul’dayım.

Meramım sizinle haftalık programımı paylaşmak değil elbette.

Sizinle daha önce de tanıştırdığım sevgili dostum Ankara Sürmeli Oteli Genel Müdürü Aytekin İşçi ile yaptığımız sohbetimizin düşündüren bir bölümünü aktarmak istedim.

Daha doğrusu onun “Memleket üzerine söylediklerini” sizinle paylaşma zorunluluğunu hissettim.

Bir mütevazı, profesyonel, çevresiyle beyin fırtınası yapabilen samimi, çağdaş, aydın değerlerine ve devrimlerine bağlı orta yaşa doğru giden bir Anadolu insanını...

Malatyalıdır ve Elazığlıların da dostudur Ankara Sürmeli Oteli Genel Müdürü Sevgili Dostum Aytekin İşçi.

Seyahatlerimin bana kazandırdığı ender değerlerden biridir o.

Onun; önce insancıllığını (buna hümanistlik de diyorlar), sonra işindeki profesyonelliğini ve daha sonra da gazeteciliğini tanıdım ve sevdim (O, her ne kadar gazeteci olmadığını söylese de…).

Bir anlamda gazetecilikle ilgili “Ben haddimi bilirim!” diyor ya, diğer taraftan da uluslar arası bir derginin editörlüğünü yapıyor.

Yani -bence- gazeteci…

O, aynı zamanda her gün işi üstüne, memleketi üstüne beyin fırtınaları yapabilen, yapmak gerektiğini savunan dopdolu insanlarımızdan biri.

“Değerlerimizle devrimlerimizin barıştırılması lazım” diyor gözlerimin içine bakarak.

“Sorunun özü burada” diyerek memleketin içinde bulunduğu durumun özetini çıkarıyordu.

“Eğer siyasilerimiz, yurttaşlarımız mevcut sorunu çözmek istiyorlarsa özünde bu yatıyor.”

“Değerlerle devrimlerin barıştırılması”…

*

Sizce de müthiş bir tespit değil mi?

Çok basit ama bir o kadar da üzerinde kafa yorulması gereken bir tespit.

Vermek istediği; karşılıklı hoşgörü ve karşılıklı sahiplenme dürtüsü…

Devrimler de bizim, değerler de…

Öyleyse sorun nedir?

Çok mu zor değerlerimizle devrimlerimizin barıştırılması?

*

Önce bu sorunumuzun halledilmesi gerek. Gerisi çorap söküğü gibi arkasından gelir…

Ayrışmak her zaman dışarıdakilerin istediği bir şey, barışmaksa istemediği…

Bunu bilmeyenimiz var mı?

*

Bakınız editörlük yaptığı derginin Kasım sayısında kendine ait olan köşesinin satır aralarında ne diyor Sayın İşçi; “Farklı olmak, ayrı olmak demek değildir. Tıpkı hayat gibi… Farklı olmak, enerjik olmaktır. Sürekli birbirini tekrar etmek değil, sürekli bir diğerinden yeniyi görmektir. Her birimizin dünyası aslında hepimizin dünyasıdır.” diyerek yaşadığımız bu kargaşayı anlamsız bulduğunu anlatmaya çalışıyor.

“Empati ve diğergamlığı hayatımızın çekirdeği yapalım. Gelin üstümüze vazife olmayan işlere girişelim. Yani bir diğerimizin, dertlerine, sıkıntılarına odaklanalım” diyor.

“Artık şu ‘nemelazım’cılığa bir son verelim, değerlerimizle devrimlerimizi artık öksüz bırakmayalım” diyordu.

Belki de; “Yıllardır birbirinden ayrı tuttuğumuz ‘değerlerimizle-devrimlerimiz’ buluşsun ve bir bütün olarak sahiplenilsin” diyordu.

Ben öyle anlıyordum yazdığı yazıdan, ettiğimiz sohbetten…

*

Aslında çok basitti istediği…

Değerlerimizin ve Devrimlerimizin barıştırılması…

Hepsi bu…

0 yorum:

Yorum Gönder