web 2.0

21 Haziran 2011

20110622 - BİR AVCILAR ARIYORUM

BİR AVCILAR ARIYORUM

Bir Avcılar arıyorum denizi mavi toprağı yeşil olan…
Kaldırımları pırıl pırıl…
İnsanları mutlu…
Avcıların dünlerinde olduğu gibi doğal, sade, cezp edici…
Bugünkü kadar modern(!) değil belki, içinde AVM’leri olmasa da olan ama daha bizden, daha yaşanabilir ve daha dost…
*
Bir Avcılar arıyorum…
Sokakları her sabah günün aydınlanmaya başlamasıyla sakinlerini temiz ve güler yüzüyle karşılayabilen…
Dünlerde olduğu gibi çöp konteynerleri boşaltılmış ve ilaçlanmış…
Yaya kaldırımları ticari mallarla (küçük ve büyük ev eşyaları, manav sergi yerleri olarak işgal edilmemiş …
Hele hele hiçbir kaldırımın araç park yeri olarak kullanılmayacağı bir Avcılar arıyorum.
Marmara Caddesi hâlâ ilk günkü güzelliğinde olabilen…
Ve ilk günkü gibi cazibesini ve gizemini korumayı başarabilmiş bir Avcılar arıyorum …
*
Bir Avcılar Arıyorum…
Esnafı mutlu, yaşayanı mutlu…
Sokakları mutlu insanlarla dolu olan  bir Avcılar arıyorum, bulamıyorum.
Hele de son bir yılı aşkın Avcılar’ı arıyorum, gören varsa haber versin…
Sanki Avcılar sahipsiz…
Avcılar yetim…
Avcılar öksüz kalmış sanki.
Ne gözleyeni,  ne derdinden anlayanı, ne de onunla ilgileneni kalmış…
Kendi haline çırpınıp duruyor Avcılar…
*
Ben mi abartıyorum, yoksa Avcılar gerçekten de sahipsiz mi?
Ben mi sokakların, parkların, sahillerin, ana caddelerin  pislik içinde oluşunu büyütüp duruyorum,
Yalnızca sokakları mı?
Parkları…
Sahili…
Caddeleri, hatta esnafların dükkanlarının önleri bile eskisi gibi değil.
Kısacası aklınıza yaşam alanları olarak nereler geliyorsa eskisinden eser yok…
*
Hele de o çöp konteynerleri…
Ne o öyle?
Her biri mikrop yuvası…
Her biri pislik deposu…
İnsan “Nerede bu devlet, nerede bu millet” dercesine, “Nerede bu belediye?” diyor, “Nerede bu Avcılar’a sahip çıkanlar, Avcıların sivil toplum kuruluşları?”
Nerede?
Gerçekten “Avcılar’ın bugünkü durumundan herkes memnun da bir tek ben mi rahatsızım…” diye düşünmüyor da değilim hani bazen.
“Herkes için güllük gülistanlık, herkes için gerçekten de ‘İstanbul’un parlayan yıldızı’ da ben mi göremiyorum?” diyorum kendi kendime…
Hani ne Avcılar’a ne de Avcılar’ın Sayın Başkanına karşı bir önyargım var…
Asla…
Ve asla kişilerle uğraşma diye bir derdim yok. Benim derdim sistemin işleyemeyişinde, -belki de- sistemin işletilemeyişinde…
Kişilerle neden uğraşayım ki. Ben kişileri değil sistemi sorgularım…
Çünkü insanlar sistemleri  kurar, sistemler insanları yönetir. Hepsi bu.
*
Gerçekten söylüyorum, önyargısız, art niyetsiz… “Avcılar’ın dünüyle bugünü arasında hiçbir farkı yoktu da ben mi abartıyorum bütün bu olup bitenleri?”
Meselâ, her hafta sonu Marmara Caddesi’nin nasıl da inim inim inleyişini bir tek ben mi  duyuyorum? Bir tek ben mi rahatsız oluyorum da bu feryadımı dillendiriyorum?
Eğer öyleyse… Avcılar’ın güzelliklerini göremiyorsam lütfen beni uyarın.
Gerçekten de ne oldu Avcılar’a?
Neden böyle oldu?
30 yıldır Avcılar’da yaşayan biri olarak şimdilerde Avcılar’ı arıyor olmam, bütün bu  olumsuzlukların yanıtını almak istemem hakkımdır, diye düşünüyorum…
Yoksa değil mi?

0 yorum:

Yorum Gönder