TAHLİYELER HAYIRLI(!) OLSUN!..
Yurdum insanı sessiz...
Sadece birkaç gazete tahliyelerle ilgili sıkıntıları dile getirmekle yetinmiş...
Bertaraf olmamak için ‘bitaraf’ olmayı tercih eden gazeteler, bu tahliye haberini sanki sıradan bir habermiş gibi ‘öylesine’ vermişler...
İşin vahametini (önemini), bu affın kamu vicdanında ne büyük yaralar açtığını ya da açacağını görmüyorlarmış gibi...
Görüyorlar tabi, görmez olurlar mı hiç!
Gazetelerinde yer verilen haberlere, kamuoyunun dikkatini çekme bakımından daha farklı spot ve fotoğraf koyamazlar mı?
Koyarlar tabi?
Ama koymamışlar...
Neden?
Çünkü onlar ‘bitaraflar’ ve ona göre davranmalılar...
Çünkü ‘bertaraf’ olmak istemiyorlar...
*
Örneğin ‘bitaraf’ olan bir gazetenin dünkü (05.01.2010) sayısında “Tahliyeler Yargıtay’ı işaret ediyor” diye manşet atılırken, bazı gazetelerde ise -neredeyse- hiç yer verilmemiş bile...
Sanki sıradan bir habermiş gibi... Toplum vicdanını rahatsız etmiyormuş gibi “Tahliyeler Yargıtay’ı işaret ediyor” diyor...
Sayın Başbakan’ın fotoğrafının yer aldığı haber içerisindeki yazıda ise “Yargının Tasarrufu” değerlendirmesi yapan Başbakan, -yapılan yanlışlara her durum ve şartta tepkisini gösteren Başbakan- sanki bir ‘geçiştirme’ değerlendirmesi yapıyormuş gibi görünüyor.
Sayın Başbakan’a, “Bununla ilgili yasal düzenleme yapılacak mı?” sorusunun sorulması üzerine de, “Gerekirse gereği yapılır. Ancak şu anda öyle bir çalışma yok. Daha önce çıkarılmış yasal düzenleme üzerinden yapılıyor” yanıtını vermiş.
Bence bu yanıt, hiç de Sayın Başbakan’ın üslubuna, tavrına uyan bir yanıt değil.
*
Kanun; 150 cinayet ve 80 yaralama olaylarından sorumlu tutulanları ömür boyu hapis cezasına çarptıracak, dava temyiz için Yargıtay’a gönderilecek, bu dava Yargıtay’da da 10 yıldır bir sonuca bağlanamayacak (ki bu da ayrı bir vahim durum). Daha sonra yeni bir yasa çıkacak ve Yargıtay’ın sonuçlandıramadığı bu dava ‘öyle sonuçlandırılmaz böyle sonuçlandırılır’ dercesine -İçinde Hizbullahcılar da olmak üzere, daha ne kadar içeride kalacaklarını hesap eden tutuklular- “Hadi bakalım geçmiş olsun!” denilerek tahliye edildiler.
Ve bu durumu da Sayın Başbakan başta olmak üzere AKP’li milletvekilleri ve ‘bitaraf olan basın’ sessiz kalarak sonucu sükûnetle karşılarlarken, sadece “Bu durum Yargı’nın tasarrufudur” denilecek. Sonra da Rahşan Ecevit’in affı yıllardır dillerden ve gazete sütunlarından düşürülmeyecek...
Bu mantığı anlamak da güç!
Bu affa duyarsız kalmak, tepkisiz kalmak “Yargının tasarrufudur” diyerek topu yargıya atmanın da ne kadar doğru olduğu ile ilgili değerlendirmeyi okurlarıma bırakıyorum.
*
“Gerekirse gereği yapılır,” derken insanın aklına “Sayın başbakan bu tahliyelerde sizin yüreğinizi sızlatan herhangi bir durum yok mu? Gerçekten de gereğini yapma konusunda şu anda harekete geçmenin mahsuru nedir?’ diye sormak gelmiyor da değil hani...
Neyse! Bu yasayı çıkaran ve suçluları affedenlerin vardır bir bildiği
Ne diyelim, “Hayırlı olsun efendim...”
Hizbullahcılara da, diğerlerine de...
Hepimiz için hayırlısı olsun...
0 yorum:
Yorum Gönder