web 2.0

15 Aralık 2010

20101216 - M. ALİ ERBİL ANLAMAKTA BİRAZ GEÇ KALMADI MI?

M. ALİ ERBİL ANLAMAKTA BİRAZ GEÇ KALMADI MI?

Anlaşılan o ki yaşamda karşılaşılan musibetlerden pek de ders çıkarılmıyor…
Akıllı olanımız da olmayanımız da bu konuda oldukça yavan.
Oysa çevreye yapılacak iyi bir gözlem yetiyor da artıyor bile…
Hepsi bu!
Maalesef bu musibetler, defalarca yaşanmış olmasına rağmen, hatta bazı ünlüler bu yüzden işlerinden olurlarken, yine de ders çıkartmayı öğrenememişiz.
Bu olsa olsa ‘aptallık’ olur, ‘önyargıların kırılamayışı’ olur.
Kendini ‘harcamak’ olur, ya da kendini ‘Kafdağı’nda gördüğü için’ erişilmez zannetmek olur…
Onun için de atılan her adım, kullanılan ve yazılan her sözcük, dikkatli seçilmeli, herkes çevresine karşı zorunluluklarının ve sorumluluklarının olduğunu unutulmamalı…
*
Sözü Mehmet Ali Erbil’e getirmek istiyorum…
Yaptıkları hoşumuza gider veya gitmez ama, M. Ali Erbil yıllarca (bugünde dahil) Türkiye’nin en büyük şovmenlerinden biri.
Belki de birincisi…
Bu kişinin, böylesi hatalar yapması affedilir gibi değil…
Çünkü M. Ali Erbil gibi zeki birinin, böylesine gaf yapma hakkı yok.
Çünkü aynı gaf nedeniyle kimlerin başına neler geldi, ortada duruyor zaten…
Örneğin; 1995 yılında Star TV'de  ''Turnike'' adlı programın sunuculuğunu yapan meslektaŞı Güner Ümit’in başına gelenleri M. Ali Erbil nasıl unutabilir ki, böyle bir hata yapabiliyor…
Alevî dostlarının ve arkadaşlarının olduğunu söyleyen Erbil, nasıl oluyor da böyle bir saçmalık yapabiliyor, izleyenlerini kendinden mahrum edebiliyor anlamak mümkün değil…
Sonra da ne oluyor, özür dileniyor…
“Hadi canım sende!” derler adama…
İş zülfiyare dokununca nasıl da özür diyor insan!
Yatırlar, dergâhlar ziyaret ediliyor…
Bakar mısınız şu işe.
Aslında “Alevi dostlarınızın hatırına da olsa bugüne kadar merak edip kaç Alevî yatırını, kaç Cem Evi’ni ziyaret etme gereği duydunuz?” Mehmet Ali Bey, diye sorarlar adama…
Tepkileri alıp pabuç pahalı gelmeye başlayınca Hüseyin Gazi Dergâhı’nı ziyaret ederek af dilenir elbet…
Ve o dergâhta bambaşka bir huzurun yaşanmış olduğu da söylenir.
Oysa o dergâhlar yıllardır oradaydı biliyor musunuz M. Ali Bey!
*
        Mehmet Ali Erbil üç kez tövbe etmiş ve o tövbesinin arkasından da “Onların özel, anlamlı yerlerini gezmek, bilgi almak istedim (yeni fark etmiş). İnsan bambaşka bir huzur duyuyor. ‘Hakir görüp ırk ayırmak hakikatte yüz karası’. Şerler hayırlara vesile olur. Onlar büyüklüklerini gösterdiler."   demiş…
Bir anlık yanlışlığı toparlayabilmek için ne hallere düşüyor insan…
Yazık, Alevi yurttaşlarımızın büyüklüğünü daha yeni anlamış…
Keşke o yerlere daha önceleri gitseydi!
Ee! Ne  yapacaksınız, atalarımız “Bir musibet bin nasihattar iyidir” derken de “Her şerde bir hayır vardır.” derken de boşuna dememişler.
M. Ali Erbil bunları anlamakta biraz geç kalmadı mı?
Elbette tabi, “Zararın neresinden dönülürse kârdır”
Atalarımız bunu da söylemişler, efendim.

0 yorum:

Yorum Gönder