web 2.0

21 Kasım 2010

20101122 - BAYRAM BİTTİ GİDEN GİTTİ...

BAYRAM BİTTİ GİDEN GİTTİ…

Ne de çok sevinmiştik bayram tatilinin dokuz gün oluşuna…
Ne güzel de planlar yapmıştık…  
Kimilerimiz dinlenmeye dair, kimilerimiz gezmeye… Kimilerimiz yıllarca özlem duyduklarımızla buluşacak; hem hasret giderecek, hem de bayramı ‘bayram’ gibi yaşayacaktık hısım akrabalarımızla…
Kimilerimiz şöyle bir; alıp da başımızı gidecektik hiç kimselerin bilmediği, kimselerle irtibatlaşamayacağımız yerlere… Hatta cep telefonumuzu bile tatil boyunca açmayacak, beynimizdeki gereksiz ne varsa bayram süresince boşaltacak işimize gücümüze daha dinç, daha sağlıklı ve daha dinlenmiş olarak dönebilecektik…
*
Planlar hep bunlar üzerineydi…
Bizler bu planları yaparken, televizyonlar, nasıl da bagır bangır uyarıyordu araç sürücülerini…
“Aman Dikkat!”  diyorlardı, haber sunucuları, gazetelerin manşetleri…
“Aman dikkat! Bari bu bayram içimiz yanmasın!”  diyorlardı, ekranlardan ve gazetelerin sayfalarından…
Kimin içindi onca yakarışlar onca uyarılar?
Kimsenin umurunda bile değildi ki!
Bu bayram da kimsenin ‘dikkat’ konusunda pek aldırış ettiği yoktu…
Sadece dinlenilip geçiliylor, okunup geçiliyordu, hepsi de bu.
Çünkü herkes biliyordu zaten her bayram, yüzlerce kere “Bayram trafiğine dikkat” deniliyordu da, binlerce kez umursanmıyordu…
Çünkü ölümün ‘kendilerinin başına’ geleceği bir türlü hesap edilemiyordu…
*
Ve ta ki, yakınlarının dudaklarından “keşke” sözcüğü dökülünceye kadar…
Bayram süresince ve sonrasında bayram trafiğinin ölüm ve yaralanma bilançoları açıklanıncaya kadar… Kafalar, avuçlar arasına alınıp kara kara düşünmeye başlayıncaya kadar… Arkasından ağıtlar yakılıncaya kadar… Geride yetim ve öksüzler bırakılıncaya kadar… Anasız, babasız, evlatsız kalıncaya kadar… Hayallerin bittiği, tükendiği an ‘dank!’ edinceye kadar...
*
Pişmanlık duygularının hat safhaya çıkmış olmasına rağmen bir işe yaramayacağı anlaşılmış, acı gerçek; yürekleri dağlayan, paralayan o acı gerçek, tokatını ‘şlap’ diye bu bayram da yüzümüze indirmişti…
Dokuz günlük tatilde 100’ü aşkın ölü, 600’ü aşan yaralı.
Ve bu bayram da bayram olmaktan çıkmıştı…
Düşünsenize, bayramlarda yürekleri parçalananlar bundan sonrasında hangi bayramı ‘bayram’ gibi yaşayabilecekler?
Bundan sonraki bayramlar, nasıl olur da ‘Bayram’ gibi kutlanılabilir artık?
Bundan sonraki bayramlarda, nasıl olur da onların acıları unutulup da bayram sevinci yaşanır ki?
Yaşanabilir mi?
*                                                        
Ne söylesek, ne yazsak nafile, bir türlü anlatamayacağız…
Bir türlü anlamak istenmeyecek…
İstediğimiz kadar yazıp çizelim…
Herkes bildiğini okuyacağına göre…
Demek ki, mutlaka başa gelince o acı gerçeğin ‘acı gerçek’ olduğu anlaşılacak!
Demek ki!..
*
Kim bilir buna da ‘kader’ deyip geçip gideceğiz…
Hız yapmamız kader…
Uykusuz araç kullanmamız kader…
Kuralları ihlâl etmemiz kader…
Mademki kader, hiç de üzülmemek gerekir…
Haksız mıyım?
Kızmayın bana ama böyle söylemek zorunda kalıyorum.
Başka bir izah tarzı bulamıyorum da…
                 Üzgünüm, gerçekten çok üzülüyorum...

0 yorum:

Yorum Gönder