BÜRÜTÜSLÜĞÜ BANA İADE EDİYORMUŞ!..
CHP Avcılar Belediye Meclis Üyesi Ali Oral’ın, geçtiğimiz cuma günü yerel basına verdiği İftar yemeğindeydik.
İftar yemeğinin hemen arkasından 1 Eylül’de yapılacak olan İstanbul Yerel Gazeteciler Derneği (İYGAD)’nin olağanüstü genel kurulu ile ilgili ön değerlendirme için toplandık..
Sonuç?
Avcılar’dan Yerel Medya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Barış Emregül ile Esenyurt’tan Yeni Umut Gazetesi Sahibi Murat Abdullahoğlu adaylıklarını açıkladılar.
O akşam toplantıyı yöneten olarak, ben, her iki arkadaşımıza da başarılar dileyip, birbirlerimize olan güven duygumuzun kaybedilmemesi dilek ve temennisiyle toplantıyı kapattım.
*
İşte beni üzen şey de toplantıdan dağılırken yaşandı.
Murat Abdullahoğlu bana, “Yazındaki Bürütüs yakıştırmanı beğenmedim.” dedi.
“Yanlış mı?” dedim.
Yeniden, “Beğenmedim!” dedi.
“On yıllık arkadaşını bir anda arkadan vurmadın mı? Ben doğru bir tespit yaptım.” dedim.
Hemen arkasından “Bürütüs’lüğü sana iade ediyorum,” dedi.
“Nasıl yani!” dedim.
“Öyle!” dedi.
“Sen; on yıllık yaşanmışlığın hatırını -Başkan, kongre tarihini açıklamadı, ya da açıklamayı uzattı diye- bir çırpıda silerek ortalık yere serdin. Bu nedenle de sana ‘Bürütüs’ dedim. Ve sen de Bürütüs’lüğü bana ‘iade’ ediyorsun.
Oysa, tespitler iade edilmez Abdullahoğlu, doğru değilse çürütülür.
Sonra da “iyi akşamlar” diyerek çekip gidiyorsun.
*
Abdullahoğlu, sana bir kıssa anlatayım da iyi oku.
“Bir gün bir oğul babasına dostunun çok olduğunu övünerek anlatır.
Babası; “Bu zamanın dostluklarına pek güvenme” der. Sonra “Bir koyun kesip bir çukura gömmesini, dostlarına da ‘Bir adam öldürdüğünü ve bunu saklamalarını söyle.’”der
Oğul, babasının önerisini yerine getirir ve önce en yakın dostuna durumu anlatır, ama “HAYIR!” karşılığını alır.
Bir diğerinden de, bir başka diğerinden de...
Sonunda baba, “Falanca köyde benim bir arkadaşım var. Ona selamımı söyle. ‘Babam bu cesedi saklamanı istedi, de’” der.
Oğul cesedi babasının arkadaşına götürür. Babasının arkadaşı da cesedi (yani koyunu) -tereddütsüz- saklar.
Bir zaman sonra baba oğluna, “Evlat, git o adama iki de tokat at.” der. Oğlu şaşırsa da gider ve iki tokat atar.
Adamın verdiği yanıt çok ilginçtir Murat Efendi! Burasını iyi belle...
“Ben,” der “Dostumun oğlunu, bana atılan bu iki tokat için satacağımı düşünme evlat. Hadi var git işine...” der.
Ne demek istediğimi -herhalde- anlatabilmişimdir, Abdullahoğlu!
Sen, kadim dostunu(!) öfkeyle söylenmiş birkaç sözle SATTIN.
Satar satmaz da, onun koltuğuna oynamak istedin. Bundan sonra da yaşanmışlıkları ortaya sergilersin herhalde...
Söyler misin bunun adı ‘Bürütüslük’ değildir de nedir?
Sana bu yolda başarılar diliyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder