web 2.0

11 Ağustos 2010

20100812 - SOKAK AĞZI SÖYLEMLER

SOKAK AĞZI SÖYLEMLER...

Evet, Türk Milleti olarak duygusal bir milletiz...
Yüreğimiz yufka ve birilerinin canı yandığında dayanamayız...
Evet, “haklı-haksız (doğru veya yanlış)” hep güçsüzden yana oluruz...
Evet, birileri bir şey söylerse inanır, doğru biliriz. Çünkü karşımızdakini kendimiz gibi beller, kendimiz gibi görürüz...
*
Galiba eskiden öyleydi!
Eskiden amirin, memurun, siyasetçinin bir değeri, bir ağırlığı vardı...
Konuşmaları kallavi, tavır ve davranışları örnek alınırdı...
Saygıda ve hürmette kusur edilmezdi.
Yanlış yaptıkları da olurdu, eksik bildikleri de. Ama bir şekilde onlar giderilirdi.
Ayıplar örtülür, eksikler giderilmeye çalışılırdı.
Bugün neredeyse hepimizin unuttuğu 'özür' bile dilenirdi...
En alttakinden, en üstüne kadar bu böyleydi...
*
Ya şimdilerde?
Şimdilerde...
Sormayın gitsin...
Meydanlara bakıldığında ağızlarından çıkan sözleri duydukça “Ya bu insan o değil, ya da o sözler bu insanın ağzından çıkacak sözler değil” diye düşünüyor...
İşte insan buna üzülüyor.
Yüksek seviyedeki insanların bu kadar sokak ağzı konuşmalarına...
*
Eskiden olmuyor muydu?
Bu kadar olmasa da, oluyordu elbette...
Sonra ne oldu?
Tepedekiler sokak ağzı konuştukça memleket bitti, memleket bittikçe de sokak ağzı aldı başını gitti.
“Delikanlı adam...”
“Cesur adam...”
“Sokak (halk) adamı...” gibilerinden payeler verilirken;
“Bilgi ve birikimli siyaset adamı”nı...
“Akıllı, zeki ve parmakla gösterilir devlet adamı”nı arar olduk...
Yani malzeme bozuldu ve ‘dedikodu düzeyinde’ laflar üretir olduk aşağıdan yukarıya doğru!
Ne acıdır ki, bu türden sözler etkili de olmaya başladı ki, beni korkutan yanı da burası zaten...
Gerçekten, bu durum üzüntü verici bir durum değil mi Allah aşkına?
“Yes-No’yu karıştıranın memuru Kemal Bey!” demiş Sayın Başbakan.
Ne demek bu şimdi?
“(...) Bilmem kimin kızı ya da oğlu...” gibi bir şey değil de nedir?
Bu sözleri söyleyen de sözün muhatabı da parti genel başkanı. Bir diğerini söyleyense sıradan herhangi bir yurttaşımız...
Oldu mu ya şimdi?
Yakıştı mı?
Makam ve mevkiler bu kadar ucuzladı mı?
Makamların hiç mi ağırlığı kalmadı?
Nasıl oluyor da, bir parti genel başkanı, bir başka parti genel başkanına böyle bir ifadeyi kullanabiliyor.
Aynı şeyi Sayın Kılıçtaroğlu da söylese, Sayın Bahçeli de, diğerleri de söylese doğru değil.
Yakışıksız, çirkin...
*
Sonra ne demek, “Ne doğrarsan çanağuna, o gelir kaşiğuna”
Öyle değil midir zaten?
“Ne ekersen onu biçersin” diye de boşuna denilmemiştir.
“Rüzgâr eken, fırtına biçer” de denilmiş ki, bugün de böyle oluyor zaten.
Bugünlerde hep beraber fırtına biçmek için rüzgâr ekip duruyoruz.
Bu nasıl görülmez, anlamak mümkün değil...
Demek ki işe yarıyor! Ne bileyim!
Demek ki o yüzden “Durmak yok ‘sokak ağzı söylemlere’ devam...” ediliyor.
Demek ki!












0 yorum:

Yorum Gönder