ALLAH SONUMUZU HAYIR ETSİN…
Çalışmalar yapılıyor…
Yakında şarkılarla türkülerle sahalara da inerler…
Şimdilik sessiz, sakin ve derinden başlatıldı çalışmalar…
Baş ağrıtmıyor, insanın kafasını şişirmiyorlar…
Talimat alındı: Durmak yok referandum çalışmasına devam.
*
Galiba bu işe en hızlı AKP başladı…
AKP Genel Başkanı ve Başbakan R.T. Erdoğan önüne ne gelirse ezip geçiyor, görüntüsü veriyor. …
Mecliste güçlü.
İstediği her yasayı çıkarıyor, çıkanlar onaylanıyor, onaylananlar da yürürlüğü girerek farkındayız ya da değiliz ama hayatımıza doğrudan ya da dolaylı olarak etki ediyor…
Ama bir gerçek var ki bugün Türkiye’de R.T.Erdoğan ne diyorsa o oluyor.
*
Şimdi ise başka bir durum söz konusu…
Sayın Başbakan mecliste sert ve kesin tavırlarla,- ister kabul edin, ister etmeyin edasıyla- davranırken, meydanlarda hiç de öyle değil…
Çünkü orada çoğunluk kimde belli değil…
Orada meydan okuyacağı muhalefet yok.
Orada halk var.
Konuşulması gereken dil de halkın anlayacağı dil olacak kuşkusuz…
Ağlamak var, gözyaşı var, duygulanmak var, hüzünlenmek var…
Orada halkı etkilemenin en etkin araçlarıdır bunlar…
Mecliste olduğu gibi parmak çoğunluğu yok. En azından var mı, yok mu belli değil.
İşte o çoğunluğu kendinden yana kullanmak için halkın anlayacağı söylem ve beden dilini kullanıyor…
Çocukları öpüyor, güzergâhlarda vatandaşlarla sohbet ediyor…
Ya mecliste? Mecliste öyle mi?
Mecliste durum farklı…
Orada muhalefet hemen yanı başında ve canını sıkıyor…
Dolayısıyla da rahat olamıyor…
*
Ve şimdi halkın önüne getirdiği referandum konusu anayasa taslağını vatandaş onaylayacak…
Neden onaylayacak?
Çünkü Başbakan R.T.Erdoğan öyle istiyor…
Ya onaylamazsa?
Olmaz onaylayacak! Çünkü alternatif mi var? Başbakandan daha iyi bilen mi var?
Ya varsa?
Ya bizim önümüze getirilen maddelerde bizim anlayamadığımız çok şeyler varsa?
O zaman da oku, öğren…
Okumaya zaman yok. Hem okusam da anlayamam ki?
O zaman da anlatanların, anlattıklarına kulak ver…
Başbakan’ın söyledikleri mi daha aklına yatıyor, yoksa muhalefetin söyledikleri mi?
Hangisi senin dilini konuşuyor ve sen hangisini daha iyi anlıyorsun…
Ama hepsi de konularını en az Başbakan kadar iyi biliyor…
Başbakan elindeki olanakları iyi kullanarak köşe bucak her tarafa yetişiyor, kendini anlatıyor, diğerleri, kısıtlı şartlarda kendilerini ancak belli yerlere anlatabiliyor…
O zaman geriye kalan bir şey var. Referanduma konu olan maddeler neymiş, ne değilmiş onlara çalışmak…
Senin oyunu almak isteyenlere söyleyecek birkaç çift sözü olmalı insanın.
Yanlışa yanlış; eksiğe eksik diyebilmeli. “O, ne diyorsa o” denilmemeli…
Bunu diyebiliyor musun?
Eğer diyebiliyorsan en büyük de, en akıllı da en çetin de sensin…
Senin verdiğin karara Başbakan da şapka çıkarır, uyar; diğerleri de…
Yok diyemiyor musun?
Eh! Allah sonumuzu hayır etsin o zaman…
0 yorum:
Yorum Gönder