İZNİNİZLE YAZMAYA DEVAM…
Dokuz günlük tatil insanı bir yıl nasıl idare eder bilemiyorum…
Senede bir gün dahi izin kullanmayanların yanında dokuz günlük bir tatil sözü etmek elbette abesle iştigaldir. Bunu biliyorum, ama yine de dokuz günlük bir iznin insanı bir yıl idare edeceğini düşünmüyorum…
Altı ay idare eder mi?
Aslında idare edip edemeyeceği tatilin nasıl geçirildiğine de bağlı…
Gidilen yere…
Birlikte olunan arkadaş gurubuna…
Hava durumuna tabi bir de…
Tatilin beklentilere ne kadar yanıt verip veremediğiyle de ilgilidir, tatilin verimli geçmiş olması.
*
Aslına bakarsanız pek de tatil kültürümün olduğunu söyleyemem…
Yıllık izinlerimin geçen yıl hariç ondan önceki yılların tamamına yakınını hep İstanbul’da geçirmiştim.
Ne var ki bu son iki yıl, tatil kültürünü öğretti sevgili eşim.
Samimiyetimle söylüyorum…
Evet son iki yıl…
Onu da sevgili eşimin sayesinde…
Geçen yıl Amasra, Safranbolu, Kastamonu’ya gittik, bu yıl da Bozcaada’daydık…
Bu yılki dokuz gün tatilin altı gününü Bozcaada’da geçirdik…
Üçte birini yine İstanbul’a ayırdık.
Hani bir şiirde “Deniz ve mehtap sordular seni/ Neredesin?” der ya… Öyle işte biz de bu yıl davete icabet ederek deniz ve mehtabın buluştuğu yere, yani Bozcaada’ya gidiverdik.
Bozcaada’yı daha sonra anlatacağım sizlere…
Felsefe’nin, anlayışın ve kültürün farklılığını anlatmam da gerekiyor. Ancak daha sonra…
*
Burada size bir hatırlatma yapayım ve lütfen aracınız yoksa sakın tatile çıkmayın…
Hatta mümkünse gündüz yolculuk etmeyin…
Ben söyleyeyim de…
Çünkü ‘en iyi’ diye bilinen firmalar dahi gündüz seferlerinde insanı canından bezdiriyor.
Gündüz yolculuklarında giderken de, gelirken de pestili çıkıyor insanın.
Bizim de Bozcaada (Çanakkale)’dan yaptığımız gündüz yolculuğumuzda pestilimiz çıktı…
Güzergâh boyunca indir bindir yapmaktan bir türlü İstanbul’a dönemedik…
Bozcaada (Geyikli) Çanakkale’den 70 km . Sabah 7.30 vapuruyla Bozcaada’dan Geyikli’ye geçtik ve oradan da Ezine, Çanakkale ve İstanbul…
Kaçta İstanbul’dayız. Neredeyse 17.30’da…
Erkense erken; geçse geç deyin. Bu mesafeyi tam tamına on saatte aldık.
“Hangi firma?”demeyin, çünkü hepsi de aynı. Gündüz hepsi de insanı canından bezdiriyor…
Bundan sonra ne gündüz tatil yolculuğuna çıkarım ne de aracım olmadan…
Bana iyi bir ders oldu bu yolculuk.
*
Anlayacağınız altı gün Bozcaada’da bütün yılın yorgunluğunu adanın sakin sularına bıraktığımı düşünürken, dönüş yolunda yorgunlukla hemen de tanışıverdim.
Varsın olsun…
Yine de tatil yapmak güzel…
Deniz güzel…
Mehtap güzel…
Yaşamak güzel…
Bir de yazmak güzel…
Yazmayı özlemek…
Tatil bitti ve izninizle buradan yine yazmaya devam edeyim efendim…
0 yorum:
Yorum Gönder