ŞANLIURFA SIMSICAKTI…
Tam da bu seyahatim denk geldi ve ben kupa finalinde Şanlıurfa’daydım.
“Maça gittin mi?” derseniz, gidemedim?
Bilet bulamadım…
Bilet bulamayınca da televizyondan seyretmek düştü bana…
*
Bugün (dün) Urfa’da hava –Urfalılara göre mevsim normallerinde iken, İstanbul’dan ve Trabzon’dan gelenlere göre- müthiş sıcaktı.
Gölgede 28, güneşte ise kaç derece, siz düşünün…
*
Sokaklar araçtan geçilmiyor…
Doğru konuşmak gerekirse Urfa’da Fenerbahçe’nin, Trabzonspor’a göre ağırlığı hissedilir bir görselliği vardı. Maçta da böyle olur mu onu bilmiyorum.
İnsanların genci yaşlısı, esnafı memuru, Fenerbahçe sevgisini gün boyunca üzerlerinden çıkarmadıkları formalarıyla sokaklara dökülmüşlerdi.
Kısacası Urfa’da kıskanılacak bir Fenerbahçe sevgisi vardı.
İşsizliği, yokluğu hatta terörü bile Fenerbahçe sevgisi geçici de olsa dondurmayı başarmıştı.
Bu nedenle de 5 Mayıs günü Urfa da olumsuzluk adına hiçbir şey yoktu.
Dostluk adına, güzellik adına, sahiplenme adına, misafirperverlik adına o kadar çok şey vardı ki anlatamam…
Hani bir söz vardır ya: Anlatılmaz yaşanır, denir. Tıpkı öyle…
Her halde bu güzellik de sahaya yansıyarak, Şanlıurfalılara harika bir final havası yaşatacaklar…
*
Havanın bunaltıcı sıcaklığı, Finale karşı Şanlıurfalıların dostluk ve sahiplenme içtenliği bu sıcak havada insanı bunaltmadığını da söyleyebilirim…
Ben bu satırları sizlerle paylaşırken kupa finali maçı henüz başlamamıştı…
Şanlıurfa’da heyecan vardı, sevinç vardı ve kupa finalinin getirmiş olduğu bereket vardı…
Oteller dolu, restoranlar dolu, daha tezgâhların başında insanlar Fenerbahçe-Trabzon renklerinin oluşturduğu eşyaları üzerlerine giyiyorlar…
*
Dedeman Oteli’nin dördüncü katındaydım…
Otelin önünden Fenerbahçeli futbolcuları stada taşıyan otobüsü uğurlayan Şanlıurfalılar, kızı, erkeği nasıl da coşkuyla uğurlarlarken bütün yürekleriyle nasıl da seyrediyorlardı.
*
Gerçekten de Şanlıurfa sıcak, Şanlıurfalılar daha da çok sıcaktı bugün…
Sonuç ne olursa olsun futbolun spora kattığı güzelliklerden belki de en ‘hoş’unu bu maç öncesi yaşadık…
Kavga yoktu, küfür yoktu…
Keser yoktu, satır yoktu, sopa yoktu…
Sevmek vardı…
Sahiplenmek vardı…
Spor vardı…
Futbol vardı…
Futbol konuşuluyordu…
Güzel ahlak vardı…
Centilmenlik vardı…
Ve saha dışındaki bütün bu güzelliklerin sahaya yansıması dilekleri vardı…
5 Mayıs günü Urfa’da rengin adı Sarı Lacivert’ti bir de Bordo Mavi…
O nedenle zaten insanlar Şanlıurfa’ya Sarı-Lacivert ve Bordu-Mavi renklerin kardeşliğini dostluğunu seyretmek için Türkiye’nin her tarafından gelmemişler miydi?
Öyle ise bunu sahaya da yansıtırlar herhalde…
Yansıttılar da…
Oyuna ağırlığını koyan Trabzon hakkıyla Türkiye Ziraat Kupasını müzesine götürdü…
Hayırlı olsun…
0 yorum:
Yorum Gönder