web 2.0

10 Mart 2010

20100312 - EKSİK GRAMAJLI GEVREK SİMİT

EKSİK GRAMAJLI GEVREK SİMİT

Memlekette bu kadar sorun varken, “Bu ‘simit’ meselesi de nereden çıktı?” derseniz, haksızlık etmiş olursunuz…

Açıklayayım…

Biz geçmişten günümüze, büyüklerimizin sözlerine itibar etmez miyiz?

Ederiz…

Neden?

Çünkü onların söylediği her söz bir tecrübenin ürünüdür de ondan!

Tecrübe nedir?

“Yaşam süresince yenen kazıkların bileşkesi” olarak söylenir.

“Akan gözyaşı”dır tecrübe ya da “kaybedilen servet…”

“Kaybedilen dostluklar…”

“Pişmanlıklar…”

“Aptallıklardır…”

*

Bunları uzatabildiğimiz kadar uzatalım.

TDK’na göre ise Arapça kökenli olan ‘Tecrübe’ şöyle açıklanıyor; “1. Deneyim, 2. Deney, 3. Görgü.”

*

İşte belli bir aldatılmışlıktan, kaybedilmişlikten, üzüntüden, pişmanlıktan sonra insanoğlu hayatı güzelleştiren şeylerin, adına ‘ayrıntı’ dediğimiz küçük detaylardan ibaret olduğunu anlıyor…

Örneğin; sıradan verilen bir selâmın önemini…

Küçük bir hal hatır sormanın etkisini…

Tartarken kantarın topuzunu kendimizden yana getirmemenin verdiği gönül rahatlığını…

Veya sadece bir tebessümün, “Bir şey olmaz” anlayışının “Bir şey olur”a dönüştürebildiğini…

Bunların hepsi de gönül alan, ama insanı mutlandıran, umutlandıran birer ayrıntı…

*

Biliyorum konuyu biraz uzattım…

Ben bunu yazılarımda hep yapıyorum…

Konuşmalarımda da…

Bazı arkadaşlarım bana “Derine dalma!” dese de, sevgili eşim “Sadede gel, uzun uzun dolandırma” dese de ben bunu hep yapıyorum…

Çünkü ben de, ayrıntıların sürekli ihlal edildiği bir yaşamın içinden geldiğim için -eksikliğini hissettiğim- ayrıntıları önemsiyorum işte…

Ne yapayım bu da yaşamın bana yüklediği bir tarz oldu…

*

Evet ‘gevrek simit’e geliyorum…

Geçen akşam (10.03.2010) Strar Haber’de yayımlanan “Eksik gramajlı gevrek simit” haberine…

Yani o kadar büyük götürmelerin ardından simitten çalınan 10-30 gramlık kısmının devede kulak bile olmadığını söyleyebilirsiniz.

Evet, ama boyutlarının nereye kadar uzandığını hesap eden, yok!

Bir hesap edin bakalım ucundan neler çıkıyor.

Üzerinde durmak gerekiyor mu, gerekmiyor mu bir görün!

*

Ama simitçinin de hakkını teslim etmek gerek…

Simidin pişmiş hali mi 120 gram olacak, hamur hali mi haberin ayrıntısında verilmemiş…

Burada bile küçük bir ayrıntı; yapılan işin ya da haberin haklılığını, ‘haksız’ duruma düşürebilir…

Eğer hamur hali 120 gram olacaksa ve simitler de 110 gram geliyorsa, fırıncıya ‘çalmış’ denilmesi bence haksızlıktır.

On gramlık pişirme firesi normal sayılmalıdır.

Her işin firesi olduğu gibi bu işin de firesi vardır. Ama bu fire 120 gramda, otuz gram olmamalıdır…

İşte bu bile içinde dünyaları saklayan küçük bir ayrıntı…

İsterseniz önemsemeyin…

Ama her bir fırının bir simitten ortalama 20 gramlık yaptığı çalmada sağlanan günlük haksız kazanç 1.000 TL’den az değil…

“Her büyük koşu küçük bir adımla başlar” sözünü başka bir açıdan bir kez daha düşünün isterseniz…

*

Sözü yine uzattım!

Affedersiniz!

0 yorum:

Yorum Gönder